yusuf suresi 100 ayet okunuşu
Site De Rencontres Avec Des Hommes Riches. وَرَفَعَ اَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّداًۚ وَقَالَ يَٓا اَبَتِ هٰذَا تَأْو۪يلُ رُءْيَايَ مِنْ قَبْلُۘ قَدْ جَعَلَهَا رَبّ۪ي حَقاًّۜ وَقَدْ اَحْسَنَ ب۪ٓي اِذْ اَخْرَجَن۪ي مِنَ السِّجْنِ وَجَٓاءَ بِكُمْ مِنَ الْبَدْوِ مِنْ بَعْدِ اَنْ نَزَغَ الشَّيْطَانُ بَيْن۪ي وَبَيْنَ اِخْوَت۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي لَط۪يفٌ لِمَا يَشَٓاءُۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
12/YÛSUF-1 Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbil mubînmubîni.1. Elif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir. 12/YÛSUF-2 İnnâ enzelnâhu kur'ânen arabiyyen le allekum ta'kılûnta'kılûne.2. Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. 12/YÛSUF-3 Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ ileyke hâzel kur'âne ve in kunte min kablihî le minel gâfilîngâfilîne.3. Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Hâlbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin. 12/YÛSUF-4 İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere kevkeben veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidînsâcidîne.4. Hani Yûsuf, babasına "Babacığım! Gerçekten ben rüyada on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti. 12/YÛSUF-5 Kâle yâ buneyye lâ taksus ru'yâke alâ ihvetike fe yekîdû leke keydâkeyden, inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubînmubînun.5. Babası, şöyle dedi "Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır." 12/YÛSUF-6 Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yu allimuke min te'vîlil ehâdîsi, ve yutimmu ni'metehu aleyke ve alâ âli ya'kûbe kemâ etemmehâ alâ ebeveyke min kablu ibrâhîme ve ishâkishâke, inne rabbeke alîmun hakîmhakîmun."6. "İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana rüyada görülen olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." 12/YÛSUF-7 Le kad kâne fî yûsufe ve ihvetihî âyâtun lis sâilînsâilîne.7. Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde hakikati arayıp soranlar için ibretler vardır. 12/YÛSUF-8 İz kâlû le yûsufu ve ehûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbehusbehtun, inne ebânâ le fî dalâlin mubînmubînin.8. Kardeşleri dediler ki "Biz güçlü bir topluluk olduğumuz hâlde, Yûsuf ve kardeşi Bünyamin babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir." 12/YÛSUF-9 Uktulû yûsufe evitrahûhu ardan yahlu lekum vechu ebîkum ve tekûnû min ba'dihî kavmen sâlihînsâlihîne. 9. "Yûsuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra tövbe edip salih kimseler olursunuz." 12/YÛSUF-10 Kâle kâilun minhum lâ taktulû yûsufe ve elkûhu fî gayâbetil cubbi yel-tekithu ba'dus seyyâreti in kuntum fâilînfâilîne.10. Onlardan bir sözcü, "Yûsuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın" dedi. 12/YÛSUF-11 Kâlû yâ ebânâ mâ leke lâ te'mennâ alâ yûsufe ve innâ lehu lenâsıhûnlenâsıhûne.11. Babalarına şöyle dediler "Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz." 12/YÛSUF-12 Ersilhu ma anâ gaden yerta' ve yel'ab ve innâ lehu lehâfizûnlehâfizûne.12. "Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz." 12/YÛSUF-13 Kâle innî le yahzununî en tezhebû bihî ve ehâfu en ye'kulehuz zi'bu ve entum anhu gâfilûngâfilûne.13. Babaları, "Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer, diye korkuyorum." 12/YÛSUF-14 Kâlû le in ekelehuz zi'bu ve nahnu usbetun innâ izen lehâsirûnlehâsirûne.14. Onlar da, "Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse o takdirde biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz" dediler. 12/YÛSUF-15 Fe lemmâ zehebû bihî ve ecmeû en yec'alûhu fî gayâbetil cubbcubbi, ve evhaynâ ileyhi le tunebbiennehum bi emrihim hâzâ ve hum lâ yeş'urûnyeş'urûne.15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, senin Yûsuf olduğunun farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. 12/YÛSUF-16 Ve câû ebâhum işâen yebkûnyebkûne.16. Yûsuf'u kuyuya bırakıp akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. 12/YÛSUF-17 Kâlû yâ ebânâ innâ zehebnâ nestebiku ve tereknâ yûsufe inde metâınâ fe ekelehuz zi'bu, ve mâ ente bi mu'minin lenâ ve lev kunnâ sâdikînsâdikîne. 17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Bir de ne görelim onu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın" dediler. 12/YÛSUF-18 Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezibkezibin, kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâemren, fe sabrun cemîlcemîlun, vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûntesıfûne.18. Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki "Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah'tır." 12/YÛSUF-19 Ve câet seyyâretun fe erselû vâridehum fe adlâ delvehdelvehu, kâle yâ buşrâ hâzâ gulâmgulâmun, ve eserrûhu bidâahbidâ'aten, vallâhu alîmun bi mâ ya'melûnya'melûne.19. Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya salınca, "Müjde! Müjde! İşte bir oğlan!" dedi. Onu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Oysa Allah, onların yaptıklarını biliyordu. 12/YÛSUF-20 Ve şerevhu bi semenin bahsin derâhime ma'dûdehma'dûdetin, ve kânû fîhi minez zâhidînzâhidîne.20. Onu ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona değer vermiyorlardı. 12/YÛSUF-21 Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre'etihî ekrimî mesvâhu asâ en yenfeanâ ev nettehizehu veledâveleden, ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardı ve li nuallimehu min te'vîlil ehâdîsehâdîsi, vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya'lemunya'lemune.21. Onu satın alan Mısırlı kişi, hanımına dedi ki "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yûsuf'u o yere Mısır'a yerleştirdik ve ona rüyadaki olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. 12/YÛSUF-22 Ve lemmâ belega eşuddehû âteynâhu hukmen ve ilmâilmen, ve kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne."22. Olgunluk çağına erişince, ona hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız. 12/YÛSUF-23 Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve ğallekatil ebvâbe ve kâlet heyte lekleke, kâle ma âzallâhi innehu rabbî ahsene mesvâymesvâye, innehu lâ yuflihuz zâlimûnzâlimûne.23. Evinde bulunduğu kadın gönlünü ona kaptırıp ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek, "Haydi gelsene!" dedi. O ise, "Allah'a sığınırım, çünkü o kocan benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi. 12/YÛSUF-24 Ve le kad hemmet bihî ve hemme bihâ, levlâ en reâ burhâne rabbihrabbihi, kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâfahşâe, innehu min ibâdinel muhlesînmuhlesîne.24. Andolsun, kadın ona göz koyup istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı. 12/YÛSUF-25 Vestebekâl bâbe ve kaddet kamîsahu min duburin ve elfeyâ seyyidehâ ledel bâbbâbi, kâlet mâ cezâu men erâde bi ehlike sûen illâ en yuscene ev azâbun elîmelîmun.25. İkisi de kapıya koştular. Kadın, Yûsuf'un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki "Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır." 12/YÛSUF-26 Kâle hiye râvedetnî an nefsî ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kâzibînkâzibîne.26. Yûsuf, "O, benden arzusunu elde etmek istedi" dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti "Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, o Yûsuf yalancılardandır." 12/YÛSUF-27 Ve in kâne kamîsuhu kudde min duburin fe kezebet ve huve mines sâdikînsâdikîne.27. "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. O Yûsuf ise, doğru söyleyenlerdendir." 12/YÛSUF-28 Fe lemmâ reâ kamîsahu kudde min duburin kâle innehu min keydikunkunne, inne keydekunne azîmazîmun.28. Kadının kocası Yûsuf'un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür." 12/YÛSUF-29 Yûsufu a'rıd an hâzâ vestagfirî li zenbikzenbiki, inneki kunti minel hâtıînhâtıîne.29. "Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. Ey Kadın, sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin." 12/YÛSUF-30 Ve kâle nisvetun fîl medînetimre'etul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsihnefsihî, kad şegafehâ hubbâhubben, innâ le nerâhâ fî dalâlin mubînmubînin.30. Şehirde birtakım kadınlar, "Aziz'in karısı, hizmetçisi olan delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. 12/YÛSUF-31 Fe lemmâ semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehunne mutteke'en ve âtet kulle vâhidetin minhunne sikkînen ve kâletihruc aleyhinnaleyhinne, fe lemmâ re'eynehû ekbernehu ve katta'ne eydiyehunne ve kulne hâşe lillâhi mâ hâzâ beşerâbeşeren,in hâzâ illâ melekun kerîmkerîmun.31. Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. Ziyafet düzenleyip onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf'a, "Çık karşılarına" dedi. Kadınlar Yûsuf'u görünce, onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir" dediler. 12/YÛSUF-32 Kâlet fe zâlikunnellezî lumtunnenî fîhfîhi, ve lekad râvedtuhu an nefsihî festa'samfesta'same, ve lein lem yef'al mâ âmuruhu le yuscenenne ve leyekûnen mines sâgırînsâgırîne.32. Bunun üzerine kadın onlara dedi ki "İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak." 12/YÛSUF-33 Kâle rabbis sicnu ehabbu ileyye mimmâ yed'ûnenî ileyhileyhi, ve illâ tasrif annî keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel câhilîncâhilîne.33. Yûsuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi. 12/YÛSUF-34 Festecâbe lehu rabbuhu fe sarefe anhu keydehunnkeydehunne, innehu huves semîul alîmalîmu.34. Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 12/YÛSUF-35 Summe bedâlehum min ba'di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hînhînin.35. Sonra onlar, Yûsuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular. 12/YÛSUF-36 Ve dehale meahus sicne feteyânfeteyâni, kâle ehaduhumâ innî erânî a'sıru hamrâhamren, ve kâlel âharu innî erânî ahmilu fevka re'sî hubzen te'kulut tayru minhminhu, nebbi'nâ bi te'vîlihte'vîlihî, innâ nerâke minel muhsinînmuhsinîne.36. Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Biri, "Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm" dedi. Diğeri, "Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz" dedi. 12/YÛSUF-37 Kâle lâ ye'tikumâ taâmun turzekânihî illâ nebbe'tukumâ bi te'vîlihî kable en ye'tiyekumâ, zâlikumâ mimmâ allemenî rabbî, innî terektu millete kavmin lâ yu'minûne billâhi ve hum bil âhiretihum kâfirûnkâfirûne.37. Yûsuf dedi ki "Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce, onun ne olduğunu bildiririm. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Ben, Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir milletin dinini bıraktım." 12/YÛSUF-38 Vetteba'tu millete âbâî ibrâhîme ve ishâka ve ya'kûbya'kûbe, mâ kâne lenâ en nuşrike billâhi min şeyşey'in, zâlike min fadlillâhi aleynâ ve alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûnyeşkurûne.38. "Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız söz konusu olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler." 12/YÛSUF-39 Yâ sâhibeyis sicni e erbâbun muteferrikûne hayrun emillâhul vâhıdul kahhârkahhâru.39. "Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı ilâhlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hâkimiyet sahibi olan tek Allah mı?" 12/YÛSUF-40 Mâ ta'budûne min dûnihî illâ esmâen semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultânsultânin, inil hukmu illâ lillâhlillâhi, emere ellâ ta'budû illâ iyyâhiyyâhu, zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya'lemûnya'lemûne.40. "Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere düzmece ilâhlara tapıyorsunuz. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." 12/YÛSUF-41 Yâ sâhıbeyis sicni emmâ ehadukumâ fe yeskî rabbehu hamrâhamren, ve emmel âharu fe yuslebu fe te'kulut tayru min re'sihre'sihî, kudiyel emrullezî fîhi testeftiyântesteftiyâni.41. "Ey zindan arkadaşlarım! Rüyanızın yorumuna gelince, biriniz efendisine şarap sunacak, diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecektir. Yorumunu sorduğunuz iş böylece kesinleşmiştir." 12/YÛSUF-42 Ve kâle lillezî zanne ennehu nâcin minhumazkurnî inde rabbike fe ensâhuş şeytânu zikre rabbihî fe lebise fîs sicni bid'a sinînsinîne.42. Yûsuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, "Efendinin yanında beni an", dedi. Fakat şeytan onu efendisine hatırlatmayı unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı. 12/YÛSUF-43 Ve kâlel meliku innî erâ seb'a bakarâtin simânin ye'kuluhunne seb'un icâfun ve seb'a sunbulâtin hudrin ve uhara yâbisât yâbisâtin, yâ eyyuhel meleu eftûnî fî ru'yâye in kuntum lir ru'yâ ta'burûnta'burûne.43. Kral, "Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın" dedi. 12/YÛSUF-44 Kâlû adgâsu ahlâmahlâmin, ve mâ nahnu bi te'vîlil ahlâmi bi âlimînâlimîne.44. Dediler ki "Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz." 12/YÛSUF-45 Ve kâlellezî necâ minhumâ veddekere ba'de ummetin ene unebbiukum bi te'vîlihî fe ersilûnersilûni.45. Zindandaki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zamandan sonra Yûsuf'u hatırladı ve, "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni zindana gönderin" dedi. 12/YÛSUF-46 Yûsufu eyyuhes sıddîku eftinâ fî seb'ı bakarâtin simânin ye'kuluhunne seb'un icâfun ve seb'ı sunbulâtin hudrin ve uhare yâbisâtin, leallî erciu ilen nâsi leallehum ya'lemûnya'lemûne.46. Zindana varınca, "Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki vereceğin bilgi ile insanlara dönerim de onlar da senin değerini bilirler" dedi. 12/YÛSUF-47 Kâle tezreûne seb'a sinîne de'ebâde'eben, fe mâ hasadtum fe zerûhu fî sunbulihî illâ kalîlen mimmâ te'kulûnte'kulûne.47. Yûsuf dedi ki "Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın." 12/YÛSUF-48 Summe ye'tî min ba'di zâlike seb'un şidâdun ye'kulne mâ kaddemtum lehunne illâ kalîlen mimmâ tuhsinûntuhsinûne.48. "Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek." 12/YÛSUF-49 Summe ye'tî min ba'di zâlike âmun fîhi yugâsun nâsu ve fîhi ya'sırûnya'sırûne.49. "Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman bol rızka kavuşup şıra ve yağ sıkacaklar." 12/YÛSUF-50 Ve kâlel meliku'tûnî bihbihî, fe lemmâ câehur resûlu kâlerci' ilâ rabbike fes'elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta'ne eydiyehunneydiyehunne, inne rabbî bi keydihinne alîmalîmun.50. Kral, "Onu bana getirin" dedi. Elçi, Yûsuf'a gelince Yûsuf dedi ki "Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir." 12/YÛSUF-51 Kâle mâ hatbukunne iz râvedtunne yûsufe an nefsihnefsihî, kulne hâşe lillâhi mâ alimnâ aleyhi min sû'sûin, kâletimre'etul azîzil âne hashasal hakku ene râvedtuhu an nefsihî ve innehu le mines sâdikînsâdikîne.51. Kral, kadınlara, "Yûsuf'tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?" dedi. Kadınlar, "Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz" dediler. Aziz'in karısı ise, "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir" dedi. 12/YÛSUF-52 Zâlike li ya'leme ennî lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinînhâinîne. 52. Yûsuf, "Benim böyle yapmam, Aziz'in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah'ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi" dedi. 12/YÛSUF-53 Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûı illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîmrahîmun. 53. "Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi. 12/YÛSUF-54 Ve kâlel meliku'tûnî bihî estahlishu li nefsî, fe lemmâ kellemehu kâle innekel yevme ledeynâ mekînun emînemînun. 54. Kral, "Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım", dedi. Onunla konuşunca dedi ki "Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin." 12/YÛSUF-55 Kâlec'alnî alâ hazâinil ardardı, innî hafîzun alîmalîmun. 55. Yûsuf, "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim" dedi. 12/YÛSUF-56 Ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardardı, yetebevveu minhâ haysu yeşâ'yeşâu, nusîbu bi rahmetinâ men neşâu ve lâ nudîu ecrel muhsinînmuhsinîne.56. Böylece Yûsuf'a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkân ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. 12/YÛSUF-57 Ve le ecrul âhıreti hayrun lillezîne âmenû ve kânû yettekûnyettekûne. 57. Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. 12/YÛSUF-58 Ve câe ihvetu yûsufe fe dehalû aleyhi fe arefehum ve hum lehu munkirûnmunkirûne.58. Derken Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf'u tanımıyorlardı. 12/YÛSUF-59 Ve lemmâ cehhezehum bi cehâzihim kâle'tûnî bi ahin lekum min ebîkum, e lâ terevne ennî ûfîl keyle ve ene hayrul munzilînmunzilîne. 59. Yûsuf, onların yüklerini hazırlatınca dedi ki "Sizin baba bir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim." 12/YÛSUF-60 Fe in lem te'tûnî bihî fe lâ keyle lekum indî ve lâ takrebûntakrebûni.60. "Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek zahire bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın." 12/YÛSUF-61 Kâlû senurâvidu anhu ebâhu ve innâ le fâ'ilûnfâ'ilûne. 61. Dediler ki "Onu babasından isteyeceğiz ve muhakkak bunu yaparız." 12/YÛSUF-62 Ve kâle li fityânihic'alû bidâatehum fî rihâlihim leallehum ya'rifûnehâ izenkalebû ilâ ehlihim leallehum yerci'ûnyerci'ûne. 62. Yûsuf, adamlarına dedi ki "Onların ödedikleri zahire bedellerini yüklerinin içine koyun. Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar da belki yine dönüp gelirler." 12/YÛSUF-63 Fe lemmâ receû ilâ ebîhim kâlû yâ ebânâ munia minnel keylu fe ersil meanâ ehânâ nektel ve innâ lehu le hâfizûnhâfizûne. 63. Onlar, babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi Bünyamin'i bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz" dediler. 12/YÛSUF-64 Kâle hel âmenukum aleyhi illâ kemâ emintukum alâ ahîhi min kablkablu, fallâhu hayrun hâfizâhâfizen ve huve erhamur râhimînrâhimîne.64. Yakub onlara, "Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim! Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi. 12/YÛSUF-65 Ve lemmâ fetehû metâahum vecedû bidâatehum ruddet ileyhim, kâlû yâ ebânâ mâ nebgî, hâzihî bidâatunâ ruddet ileynâ, ve nemîru ehlenâ ve nahfazu ehânâ ve nezdâdu keyle beîr beîrin, zâlike keylun yesîryesîrun.65. Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir" dediler. 12/YÛSUF-66 Kâle len ursilehu meakum hattâ tu'tûni mevsikan minallâhi le te'tunnenî bihî illâ en yuhâta bikum, fe lemmâ âtevhu mevsikahum kâlallâhu alâ mâ nekûlu vekîlvekîlun.66. Babaları, "Kuşatılıp çaresiz durumda kalmanız hariç, onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle göndermeyeceğim" dedi. Ona güvencelerini verdiklerinde, "Allah söylediklerimize vekildir" dedi. 12/YÛSUF-67 Ve kâle yâ beniyye lâ tedhulû min bâbin vâhidin vedhulû min ebvâbin muteferrikahmuteferrikatin, ve mâ ugnî ankum minallâhi min şeyşey'in inil hukmu illâ lillâhlillâhi, aleyhi tevekkeltu ve aleyhi fel yetevekkelil mutevekkilûnmutevekkilûne.67. Sonra da, "Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O'na tevekkül etsinler" dedi. 12/YÛSUF-68 Ve lemmâ dehalû min haysu emerehum ebûhum, mâ kâne yugnî anhum minallâhi min şey'in illâ hâceten fî nefsi ya'kûbe kadâhâ, ve innehu le zû ilmin limâ allemnâhu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya'lemûnya'lemûne.68. Babalarının emrettiği şekilde ayrı kapılardan girdiklerinde bile bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler. 12/YÛSUF-69 Ve lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ehâhu, kâle innî ene ehûke fe lâ tebteis bimâ kânû ya'melûnya'melûne.69. Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; o, kardeşi Bünyamin'i yanına bağrına bastı ve gizlice "Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık onların yaptıklarına üzülme" dedi. 12/YÛSUF-70 Fe lemmâ cehhezehum bi cehâzihim ceales sikâyete fî rahli ahîhi, summe ezzene muezzinun eyyetuhel îru innekum le sârikûnsârikûne.70. Yûsuf, onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi "Ey kervancılar! Siz hırsızsınız." 12/YÛSUF-71 Kâlû ve akbelû aleyhim mâzâ tefkidûntefkidûne. 71. Yûsuf'un kardeşleri onlara dönerek, "Ne yitirdiniz?" dediler. 12/YÛSUF-72 Kâlû nefkıdu suvâalmeliki ve li men câe bihî hımlu beîrin ve ene bihî za'îmza'îmun.72. Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler. 12/YÛSUF-73 Kâlû tallâhi lekad alimtum mâ ci'nâ li nufside fil ardı ve mâ kunnâ sârikînsârikîne.73. Dediler ki "Allah'a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz." 12/YÛSUF-74 Kâlû fe mâ cezâuhû in kuntum kâzibînkâzibîne. 74. Onlar, "Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?" dediler. 12/YÛSUF-75 Kâlû cezâuhu men vucide fî rahlihî fe huve cezâuhcezâuhu, kezâlike neczîz zâlimînzâlimîne.75. Onlar da "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa, o kimsenin kendisinin alıkonması onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler. 12/YÛSUF-76 Fe bedee bi ev'ıyetihim kable viâi ahîhi, summestahrecehâ min viâi ahîhahîhi, kezâlike kidnâ li yûsufyûsufe, mâ kâne li ye'huze ehâhu fî dînil meliki, illâ en yeşâallâhyeşâallâhu, nerfeu derecâtin men neşâ'neşâu, ve fevka kulli zî ilmin alîmalîmun.76. Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf'a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. 12/YÛSUF-77 Kâlû in yesrık fe kad sereka ehun lehu min kablkablu, fe eserreha yûsufu fî nefsihî ve lem yubdihâ lehum kâle entum şerrun mekânâmekânen, vallâhu a'lemu bimâ tesifûntesifûne.77. Dediler ki "Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı." Yûsuf, bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden, "Siz kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah çok daha iyi biliyor" dedi. 12/YÛSUF-78 Kâlû yâ eyyuhel azîzu inne lehû eben şeyhan kebîren fe huz ehadenâ mekânehmekânehu, innâ nerâke minel muhsinînmuhsinîne.78. Onlar, Yûsuf'a "Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Şüphesiz biz senin iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz" dediler. 12/YÛSUF-79 Kâle maâzâllâhi en ne'huze illâ men vecednâ metâanâ indehû innâ izen le zâlimûnzâlimûne.79. Yûsuf, "Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah'a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz" dedi. 12/YÛSUF-80 Fe lemmestey'esû minhu halesû neciyyâneciyyen, kâle kebîruhum e lem ta'lemû enne ebâkum kad ehaze aleykum mevsikan minallâhi ve min kablu mâ ferrattum fî yûsufyûsufe, fe len ebrahal arda hattâ ye'zene lî ebî ev yahkumallâhu lî ve huve hayrul hâkimînhâkimîne.80. Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki "Babanızın Allah adına sizden söz aldığını, daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır." 12/YÛSUF-81 Irciû ilâ ebîkum fe kûlû yâ ebânâ innebneke serakseraka, ve mâ şehidnâ illâ bimâ alimnâ ve mâ kunnâ lil gaybi hâfizînhâfizîne.81. "Siz babanıza dönün ve deyin ki "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. Sana söz verdiğimiz zaman gaybı oğlunun hırsızlık edeceğini bilemezdik." 12/YÛSUF-82 Ves'elil karyetelletî kunnâ fîhâ vel îrelletî akbelnâ fîhâ, ve innâ le sâdikûnsâdikûne.82. "Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz." 12/YÛSUF-83 Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâemren, fe sabrun cemîlcemîlun, asallâhu en ye'tiyenî bihim cemî'âcemî'an, innehu huvel alîmul hakîmhakîmu. 83. Yakub, "Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi. 12/YÛSUF-84 Ve tevellâ anhum ve kâle yâ esefâ alâ yûsufe vebyaddat aynâhu minel huzni fe huve kezîmkezîmun.84. Onlardan yüz çevirdi ve, "Vah! Yûsuf'a vah!" dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu. 12/YÛSUF-85 Kâlû tallâhi tefteu tezkuru yûsufe hattâ tekûne haradan ev tekûne minel hâlikînhâlikîne.85. Oğulları, "Allah'a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın" dediler. 12/YÛSUF-86 Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi ve a'lemu inallâhi mâ lâ ta'lemûnta'lemûne.86. Yakub, "Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah'a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi. 12/YÛSUF-87 Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te'yesû min revhillâhrevhıllâhi, innehu lâ ye'yesu min revhillâhi illel kavmul kâfirûnkâfirûne. 87. "Ey oğullarım! Gidin Yûsuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez." 12/YÛSUF-88 Fe lemmâ dehalû aleyhi kâlû yâ eyyuhel azîzu messenâ ve ehlened durru ve ci'nâ bi bidâatin muzcâtin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynâ, innallâhe yeczîl mutesaddikînmutesaddikîne.88. Bunun üzerine Mısır'a dönüp Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah, sadaka verenleri mükâfatlandırır" dediler. 12/YÛSUF-89 Kâle hel alimtum mâ fealtum bi yûsufe ve ahîhi iz entum câhilûncâhilûne. 89. Yûsuf dedi ki "Siz henüz cahil kimseler iken Yûsuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" 12/YÛSUF-90 Kâlû e inneke le ente yûsufyûsufu, kâle ene yûsufu ve hâzâ ahî kad mennallâhu aleynâ, innehu men yettekı ve yasbir fe innallâhe lâ yudî'u ecrel muhsinînmuhsinîne. 90. Kardeşleri, "Yoksa sen, sen Yûsuf musun?" dediler. O da, "Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah, bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse, şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez" dedi. 12/YÛSUF-91 Kâlû tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ ve in kunnâ le hâtıînhâtıîne.91. Dediler ki "Allah'a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik." 12/YÛSUF-92 Kâle lâ tesrîbe aleykumul yevmyevme, yagfirullâhu lekum ve huve erhamur râhimînrâhimîne. 92. Yûsuf dedi ki "Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir. 12/YÛSUF-93 Yezhebû bikamîsî hâzâ fe elkûhu alâ vechi ebî ye'ti basîrâbasîran, ve'tûnî bi ehlikum ecma'înecma'îne.93. Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin" dedi. 12/YÛSUF-94 Ve lemmâ fasalatil'îru kâle ebûhum innî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidûntufennidûni.94. Kervan Mısır'dan ayrılınca babaları, "Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf'un kokusunu alıyorum" dedi. 12/YÛSUF-95 Kâlû tallâhi inneke le fî dalâlikel kadîmkadîmi. 95. Onlar da, "Allah'a yemin ederiz ki sen hâlâ eski şaşkınlığındasın" dediler. 12/YÛSUF-96 Fe lemmâ en câel beşîru elkâhu alâ vechihî fertedde basîrâbasiran, kâle e lem ekul lekum innî a'lemu minallâhi mâ lâ ta'lemûnta'lemûne.96. Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakub, "Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?" dedi. 12/YÛSUF-97 Kâlû yâ ebânestagfir lenâ zunûbenâ innâ kunnâ hâtıînhâtıîne.97. Oğulları, "Ey babamız! Allah'tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik" dediler. 12/YÛSUF-98 Kâle sevfe estagfiru lekum rabbî, innehu huvel gafûrur rahîmrahîmu.98. Yakub, "Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi. 12/YÛSUF-99 Fe lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ebeveyhi ve kâledhulû mısra in şâallâhu âminînâminîne.99. Mısır'a gidip Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a girin" dedi. 12/YÛSUF-100 Ve refea ebeveyhi alel arşı ve harrû lehu succedâsucceden, ve kâle yâ ebeti hâzâ te'vîlu ru'yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâhakkan, ve kad ahsene bî iz ahrecenî mines sicni ve câe bikum minel bedvi min ba'di en nezegaş şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâ'yeşâu innehu huvel alîmul hakîmhakîmu. 100. Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona Yûsuf'a saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." 12/YÛSUF-101 Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te'vîlil ehâdîsehâdîsi, fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ Vel âhırehâhıreti, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihînsâlihîne. 101. Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat." 12/YÛSUF-102 Zâlike min enbâil gaybi nûhîhi ileykileyke, ve mâ kunte ledeyhim iz ecmaû emrehum ve hum yemkurûnyemkurûne. 102. İşte bu kıssa, gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin. 12/YÛSUF-103 Ve mâ ekserun nâsi ve lev haraste bi mu'minînmu'minîne.103. Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir. 12/YÛSUF-104 Ve mâ tes'eluhum aleyhi min ecrecrin, in huve illâ zikrun lil âlemînâlemîne.104. Hâlbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O Kur'an âlemler içinde ancak bir öğüttür. 12/YÛSUF-105 Ve keeyyin min âyetin fîs semâvâti vel ardı yemurrûne aleyhâ ve hum anhâ mu'ridûnmu'ridûne.105. Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler. 12/YÛSUF-106 Ve mâ yu'minu ekseruhum billâhi illâ ve hum muşrikûnmuşrikûne.106. Onların çoğu Allah'a ancak ortak koşarak inanırlar. 12/YÛSUF-107 E fe eminû en te'tiyehum gâşiyetun min azâbillâhi ev te'tiyehumus sâatu bagteten ve hum lâ yeş'urûnyeş'urûne. 107. Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın gelmeyeceğinden veya onlar farkında olmadan kıyametin ansızın gelip çatmayacağından emin mi oldular? 12/YÛSUF-108 Kul hâzihî sebîlî ed'û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikînmuşrikîne. 108. De ki "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim." 12/YÛSUF-109 Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim min ehlil kurâ, e fe lem yesîrû fîl ardı fe yanzurû keyfe kâne âkıbetullezîne min kablihim, ve le dârul âhıreti hayrun lillezînettekav, e fe lâ ta'kılûnta'kılûne.109. Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? 12/YÛSUF-110 Hattâ izestey'eser rusulu ve zannû ennehum kad kuzibû câehum nasrunâ fe nucciye men neşâ'neşâu, ve lâ yureddu be'sunâ anil kavmil mucrimînmucrimîne.110. Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez. 12/YÛSUF-111 Lekad kâne fî kasasıhim ibretun li ûlîl elbâbelbâbi, mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli şey'in ve huden ve rahmeten li kavmin yu'minûnyu'minûne.111. Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an, uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.
❬ Önceki Sonraki ❭ وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى ٱلْعَرْشِ وَخَرُّوا۟ لَهُۥ سُجَّدًا ۖ وَقَالَ يَٰٓأَبَتِ هَٰذَا تَأْوِيلُ رُءْيَٰىَ مِن قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّى حَقًّا ۖ وَقَدْ أَحْسَنَ بِىٓ إِذْ أَخْرَجَنِى مِنَ ٱلسِّجْنِ وَجَآءَ بِكُم مِّنَ ٱلْبَدْوِ مِنۢ بَعْدِ أَن نَّزَغَ ٱلشَّيْطَٰنُ بَيْنِى وَبَيْنَ إِخْوَتِىٓ ۚ إِنَّ رَبِّى لَطِيفٌ لِّمَا يَشَآءُ ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْعَلِيمُ ٱلْحَكِيمُ Ve refea ebeveyhi alel arşı ve harrû lehu succedâsucceden, ve kâle yâ ebeti hâzâ te’vîlu ru’yâye min kablu kad cealehâ rabbî hakkâhakkan, ve kad ahsene bî iz ahrecenî mines sicni ve câe bikum minel bedvi min ba’di en nezegaş şeytânu beynî ve beyne ıhvetî, inne rabbî latîfun limâ yeşâ’yeşâu innehu huvel alîmul hakîmhakîmu. Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona Yûsuf’a saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Türkçesi Kökü Arapçası ve çıkardı ر ف ع وَرَفَعَ ana-babasını ا ب و أَبَوَيْهِ üstüne عَلَى tahtın ع ر ش الْعَرْشِ ve hepsi kapandılar خ ر ر وَخَرُّوا onun için لَهُ secdeye س ج د سُجَّدًا ve dedi ق و ل وَقَالَ babacığım ا ب و يَا أَبَتِ işte bu هَٰذَا yorumudur ا و ل تَأْوِيلُ rü’yanın ر ا ي رُؤْيَايَ مِنْ önceki ق ب ل قَبْلُ muhakkak قَدْ onu yaptı ج ع ل جَعَلَهَا Rabbim ر ب ب رَبِّي gerçek ح ق ق حَقًّا ve gerçekten وَقَدْ iyilik etti ح س ن أَحْسَنَ bana بِي zira إِذْ beni çıkardı خ ر ج أَخْرَجَنِي -dan مِنَ zindan- س ج ن السِّجْنِ ve getirdi ج ي ا وَجَاءَ sizi de بِكُمْ -den مِنَ çöl- ب د و الْبَدْوِ مِنْ sonra ب ع د بَعْدِ أَنْ fitne soktuktan ن ز غ نَزَغَ şeytan ش ط ن الشَّيْطَانُ aramıza ب ي ن بَيْنِي ve arasına ب ي ن وَبَيْنَ kardeşlerim ا خ و إِخْوَتِي gerçekten إِنَّ Rabbim ر ب ب رَبِّي çok ince düzenler ل ط ف لَطِيفٌ şeyi لِمَا dilediği ش ي ا يَشَاءُ şüphesiz O إِنَّهُ O هُوَ bilendir ع ل م الْعَلِيمُ her şeyi yerli yerince yapandır ح ك م الْحَكِيمُ Diyanet İşleri Başkanlığı Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona Yûsuf’a saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki “Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Diyanet Vakfı Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için ona kavuştukları için secdeye kapandılar. Yusuf dedi ki Ey babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana çok şey lütfetti. Çünkü beni zindandan çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Şüphesiz ki Rabbim dilediğine lütfedicidir. Kuşkusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.» Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. Yusuf da Ey babacığım, işte bundan önceki rüyamın yorumu bu; gerçekten Rabbim onu gerçekleştirdi, cidden bana iyilikte bulundu; çünkü beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını dürtüştürdükten bozduktan sonra sizi çölden buraya getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şey için aldığı tedbirde çok hoş davranır. Gerçek şu ki, O, herşeyi çok iyi bilen, her yaptığın bir hikmete göre yapandır. Elmalılı Hamdi Yazır Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.» Ali Fikri Yavuz Ebeveynini taht üzerine çıkardı, onlar da ebeveyn ve on bir kardeş kendisine hürmet için eğildiler veya kendisine kavuştuklarından şükür secdesine kapandılar. Yûsuf dedi ki “-Ey babacığım! işte bu, önceden gördüğüm rüyanın tâbiridir. Doğrusu Rabbim onu tahakkuk ettirdi, hakikaten bana ihsan buyurdu. Çünkü beni zindandan çıkardı, şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi, çölden bana getirdi. Muhakkak ki Rabbim, dilediğine lütfedicidir; çünkü O Alîm’dir, Hakîm’dir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ve ebeveynini taht üzerine çıkardı, hepsi onun için secdeye kapandılar, ve ey babacığım, dedi işte bundan evvelki ru´yamın te´vili bu, hakikaten rabbım, onu hak kıldı, hakikaten bana ihsan buyurdu çünkü beni zındandan çıkardı ve sizi badiyeden getirdi. Şeytan benimle biraderlerimin arasını dürtüşdürdükten sonra, hakikat rabbım meşiyetinde lâtif, hakikat bu, o, öyle alîm, öyle hakîm Fizilal-il Kuran Ana babasını makam koltuğuna oturttu, bu arada hep birlikte önünde secdeye kapandılar. Bunun üzerine Hz. Yusuf, babasına dedi ki; Babacığım, bu olay, bir zamanlar gördüğüm rüyanın somut yorumudur, Rabbim o rüyayı gerçeğe dönüştürdü. Ayrıca beni hapisten çıkararak ve şeytanın kışkırtması sonucunda kardeşlerimle aramın açılmasından sonra sizleri çöl ortasından kaldırıp yanıma getirerek bana lütufta bulundu. Hiç kuşkusuz Rabbim dilediklerine karşı lütufkâr davranır. O her şeyi bilen ve her yaptığını yerinde yapandır.» Hasan Basri Çantay Babasını ve anasını tahtının üstüne çıkarıb oturtdu. Hepsi onun için ona kavuşdukları için secdeye kapandılar. Yuusuf dedi ki Ey babam, işte bu, evvelce gördüğüm rü´yânın tehakkukudur. Gerçek, Rabbim onu doğru çıkardı. Bana iyilik etdi. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimizin arasını bozduktan sonra da O, sizi çölden getirdi. Şübhesiz ki Rabbim, dileyeceği şeyleri çok güzel, çok ince tedbîr edendir. Hakkıyle bilen, tam hikmet saahibi olan Odur». İbni Kesir Ana-babasını tahtın üzerine çıkarıp oturttu. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki Babacığım; işte bu; vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Doğrusu Rabbım, onu gerçekleştirdi ve bana ihsan etti de; şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi. Muhakkak ki Rabbım, dilediğine lütufkardır. Muhakkak ki O´dur O, Hakim, Alim. Ömer Nasuhi Bilmen Ve babası ile anasını yüksek bir taht üzerine kaldırdı ve onun için hepsi secdeye kapandılar ve dedi ki Ey pederim! İşte bu, evvelce görmüş olduğum rüyamın te´vilidir. Onu Rabbim vakıa mutabık kıldı ve muhakkak ki, bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı ve sizi çölden getirdi, benim ile kardeşlerimin arasını şeytan bozduktan sonra. Şüphe yok ki, Rabbim dilediği şey için pek latîf tedbir sahibidir. Muhakkak ki alîm, hakîm olan O´dur O. Tefhim-ul Kuran Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O, çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendir. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan O´dur.»
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ 1- Elif, Lam, Ra. Bunlar mübin apaçık Kitab'ın ayetleridir. 12-Yusuf 1 الٓـرٰ۠ تِلْكَ اٰيَاتُ الْـكِتَابِ الْمُب۪ينِ۠ Elif, Lam, Ra. Bunlar mübin apaçık Kitab'ın ayetleridir. -1 2- Anlayıp-akıl erdiresiniz diye onu beşeri bir lisanda arapça bir Kur'an olarak indirdik. 12-Yusuf 2 اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ قُرْءٰناً عَرَبِياًّ لَعَلَّـكُمْ تَعْقِلُونَ Anlayıp-akıl erdiresiniz diye onu beşeri bir lisanda arapça bir Kur'an olarak indirdik. -2 3- Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmekle, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Oysa sen daha önce bundan habersizdin. 12-Yusuf 3 نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ اَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ هٰذَا الْقُرْاٰنَۗ وَاِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الْغَافِل۪ينَ Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmekle, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Oysa sen daha önce bundan habersizdin. -3 4- Hani bir zamanlar Yusuf babasına "Babacığım ben rüyamda onbir gezegen, güneş ve ayı gördüm. Onları bana secde ederlerken gördüm" demişti. 12-Yusuf 4 اِذْ قَالَ يُوسُفُ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ اِنّ۪ي رَاَيْتُ اَحَدَ عَشَرَ كَوْكَباً وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ رَاَيْتُهُمْ ل۪ي سَاجِد۪ينَ Hani bir zamanlar Yusuf babasına "Babacığım ben rüyamda onbir gezegen, güneş ve ayı gördüm. Onları bana secde ederlerken gördüm" demişti. -4 5- Babası demişti ki "Oğlum-yavrucuğum, rüyanı uykuda gördüklerini kardeşlerine anlatma sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır." 12-Yusuf 5 قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْداًۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ Babası demişti ki "Oğlum-yavrucuğum, rüyanı uykuda gördüklerini kardeşlerine anlatma sonra sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır." -5 6- Rabbin seni böylece beğenip-seçecek, sana uykuda görülen görüntülü sözlerin yorumunu öğretecek. Daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Hiç şüphe yok ki senin Rabbin Alim'dir herşeyi hakkıyle bilendir, Hakim'dir hüküm ve hikmet sahibidir. 12-Yusuf 6 وَكَذٰلِكَ يَجْتَب۪يكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلٰٓى اٰلِ يَعْقُوبَ كَمَٓا اَتَمَّهَا عَلٰٓى اَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبَّكَ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ۟ Rabbin seni böylece beğenip-seçecek, sana uykuda görülen görüntülü sözlerin yorumunu öğretecek. Daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Hiç şüphe yok ki senin Rabbin Alim'dir herşeyi hakkıyle bilendir, Hakim'dir hüküm ve hikmet sahibidir. -6 7- Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde soranlar sorup-araştıranlar için ayetler vardır. 12-Yusuf 7 لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde soranlar sorup-araştıranlar için ayetler vardır. -7 8- Onlar şöyle demişti "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa ki biz birbirini pekiştiren destekleyen güçlü ve kalabalık bir topluluğuz. Doğrusu babamız bu konuda apaçık bir sapıklık yanlışlık içindedir." 12-Yusuf 8 اِذْ قَالُوا لَيُوسُفُ وَاَخُوهُ اَحَبُّ اِلٰٓى اَب۪ينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌۜ اِنَّ اَبَانَا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۚ Onlar şöyle demişti "Yusuf ve kardeşi babamıza bizden daha sevgilidir. Oysa ki biz birbirini pekiştiren destekleyen güçlü ve kalabalık bir topluluğuz. Doğrusu babamız bu konuda apaçık bir sapıklık yanlışlık içindedir." -8 9- Aralarında dediler ki "Yusuf'u öldürün veya onu dönemeyeceği bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü teveccühü yalnızca size dönük kalsın. Ondan sonra da tevbe ederek salih bir topluluk olursunuz." 12-Yusuf 9 اُقْتُلُوا يُوسُفَ اَوِ اطْرَحُوهُ اَرْضاً يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ اَب۪يكُمْ وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِه۪ قَوْماً صَالِح۪ينَ Aralarında dediler ki "Yusuf'u öldürün veya onu dönemeyeceği bir yere atıp-bırakın ki babanızın yüzü teveccühü yalnızca size dönük kalsın. Ondan sonra da tevbe ederek salih bir topluluk olursunuz." -9 10- Onlardan bir sözcü "Yusuf'u öldürmeyin. Mutlaka bir şey yapacaksanız onu kuyunun derinliklerine bırakın da, ordan geçen bir yolcu kafilesi onu alsın götürsün" dedi. 12-Yusuf 10 قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ لَا تَقْتُلُوا يُوسُفَ وَاَلْقُوهُ ف۪ي غَيَابَتِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ Onlardan bir sözcü "Yusuf'u öldürmeyin. Mutlaka bir şey yapacaksanız onu kuyunun derinliklerine bırakın da, ordan geçen bir yolcu kafilesi onu alsın götürsün" dedi. -10 11- Bu karara vardıktan sonra dediler ki "Ey Babamız. Sen Yusuf konusunda bize niye güvenmiyorsun? Oysa biz, onun iyiliğini istemekteyiz." 12-Yusuf 11 قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّۭۖا عَلٰى يُوسُفَ وَاِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ Bu karara vardıktan sonra dediler ki "Ey Babamız. Sen Yusuf konusunda bize niye güvenmiyorsun? Oysa biz, onun iyiliğini istemekteyiz." -11 12- Yarın onu bizimle gönder de dileğince yesin, oynasın. Biz onu kesinlikle koruyup-gözetiriz. 12-Yusuf 12 اَرْسِلْهُ مَعَنَا غَداً يَرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Yarın onu bizimle gönder de dileğince yesin, oynasın. Biz onu kesinlikle koruyup-gözetiriz. -12 13- Babaları dedi ki "Onu götürmeniz beni mutlaka üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkarım." 12-Yusuf 13 قَالَ اِنّ۪ي لَيَحْزُنُن۪ٓي اَنْ تَذْهَبُوا بِه۪ وَاَخَافُ اَنْ يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَاَنْتُمْ عَنْهُ غَافِلُونَ Babaları dedi ki "Onu götürmeniz beni mutlaka üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkarım." -13 14- Dediler ki "Andolsun biz birbirini kollayan güçlü ve kalabalık bir topluluk iken kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz hüsrana uğrayanlardan aciz kimselerden oluruz." 12-Yusuf 14 قَالُوا لَئِنْ اَكَلَهُ الذِّئْبُ وَنَحْنُ عُصْبَةٌ اِنَّٓا اِذاً لَخَاسِرُونَ Dediler ki "Andolsun biz birbirini kollayan güçlü ve kalabalık bir topluluk iken kurt onu yerse, bu durumda şüphesiz hüsrana uğrayanlardan aciz kimselerden oluruz." -14 15- Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya topluca karar verdikleri zaman Biz de ona Yusuf'a şöyle vahyettik "Andolsun ki sen onlara, kendileri farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin." 12-Yusuf 15 فَلَمَّا ذَهَبُوا بِه۪ وَاَجْمَعُٓوا اَنْ يَجْعَلُوهُ ف۪ي غَيَابَتِ الْجُبِّۚ وَاَوْحَيْنَٓا اِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُمْ بِاَمْرِهِمْ هٰذَا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya topluca karar verdikleri zaman Biz de ona Yusuf'a şöyle vahyettik "Andolsun ki sen onlara, kendileri farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin." -15 16- Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiler. 12-Yusuf 16 وَجَٓاؤُٓ۫ اَبَاهُمْ عِشَٓاءً يَبْكُونَۜ Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiler. -16 17- Dediler ki "Ey Babamız, biz gittik aramızda yarışıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş. Şimdi biz doğru söyleyenler olsak da, sen bize inanmazsın." 12-Yusuf 17 قَالُوا يَٓا اَبَانَٓا اِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِنْدَ مَتَاعِنَا فَاَكَلَهُ الذِّئْبُۚ وَمَٓا اَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِق۪ينَ Dediler ki "Ey Babamız, biz gittik aramızda yarışıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş. Şimdi biz doğru söyleyenler olsak da, sen bize inanmazsın." -17 18- Ve yalandan kan sürülmüş olan gömleğini getirdiler. Yakup "Hayır böyle değil. Nefisleriniz sizi yanıltıp-aldatarak kötüyü güzel göstererek bir işe sürüklemiş. Artık bana gereken güzel bir sabırdır. Bu anlattıklarınıza karşılık yardımına sığınılacak olan ancak Allah'dır." 12-Yusuf 18 وَجَٓاؤُ۫ عَلٰى قَم۪يصِه۪ بِدَمٍ كَذِبٍۜ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْراًۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ وَاللّٰهُ الْمُسْتَعَانُ عَلٰى مَا تَصِفُونَ Ve yalandan kan sürülmüş olan gömleğini getirdiler. Yakup "Hayır böyle değil. Nefisleriniz sizi yanıltıp-aldatarak kötüyü güzel göstererek bir işe sürüklemiş. Artık bana gereken güzel bir sabırdır. Bu anlattıklarınıza karşılık yardımına sığınılacak olan ancak Allah'dır." -18 19- Bir kervan geldi ve sucularını kuyuya gönderdiler. O da kovasını salıp-sarkıttı ve "Müjde. Bu bir oğlan" dedi. Onu ticari bir mal olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını-yapacaklarını hakkıyle bilendir. 12-Yusuf 19 وَجَٓاءَتْ سَيَّارَةٌ فَاَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَاَدْلٰى دَلْوَهُۜ قَالَ يَا بُشْرٰى هٰذَا غُلَامٌۜ وَاَسَرُّوهُ بِضَاعَةًۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِمَا يَعْمَلُونَ Bir kervan geldi ve sucularını kuyuya gönderdiler. O da kovasını salıp-sarkıttı ve "Müjde. Bu bir oğlan" dedi. Onu ticari bir mal olarak sakladılar. Allah onların yaptıklarını-yapacaklarını hakkıyle bilendir. -19 20- Onu ucuz bir fiyata, sayısı belli birkaç dirheme sattılar. Onlar onu önemseyip-istemediler. 12-Yusuf 20 وَشَرَوْهُ بِثَمَنٍ بَخْسٍ دَرَاهِمَ مَعْدُودَةٍۚ وَكَانُوا ف۪يهِ مِنَ الزَّاهِد۪ينَ۟ Onu ucuz bir fiyata, sayısı belli birkaç dirheme sattılar. Onlar onu önemseyip-istemediler. -20 21- Onu satın alan bir Mısırlı aziz karısına "Onun yerini üstün tut ona güzel bak. Umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlad ediniriz" dedi. Böylece Yusuf'u orada Mısır'da yerleşik kıldık. Ona uykuda görülen görüntülü sözlerin yorumunu öğrettik. Allah emrinde dilediğini gerçekleştirmede galip olandır ancak insanların çoğu bilmezler. 12-Yusuf 21 وَقَالَ الَّذِي اشْتَرٰيهُ مِنْ مِصْرَ لِامْرَاَتِه۪ٓ اَكْرِم۪ي مَثْوٰيهُ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداًۜ وَكَذٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي الْاَرْضِۘ وَلِنُعَلِّمَهُ مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِۜ وَاللّٰهُ غَالِبٌ عَلٰٓى اَمْرِه۪ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ Onu satın alan bir Mısırlı aziz karısına "Onun yerini üstün tut ona güzel bak. Umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlad ediniriz" dedi. Böylece Yusuf'u orada Mısır'da yerleşik kıldık. Ona uykuda görülen görüntülü sözlerin yorumunu öğrettik. Allah emrinde dilediğini gerçekleştirmede galip olandır ancak insanların çoğu bilmezler. -21 22- Erginlik çağına erişince kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz muhsinleri iyilik yapıp-güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. 12-Yusuf 22 وَلَمَّا بَلَغَ اَشُدَّهُٓ اٰتَيْنَاهُ حُكْماً وَعِلْماًۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ Erginlik çağına erişince kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz muhsinleri iyilik yapıp-güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. -22 23- Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murad alıp-yararlanmak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak "Haydi yanıma gel" dedi. Yusuf dedi ki "Maazallah Allah'a sığınırım. Çünkü O benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Zalimler asla felah kurtuluş bulmaz." 12-Yusuf 23 وَرَاوَدَتْهُ الَّت۪ي هُوَ ف۪ي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِه۪ وَغَلَّقَتِ الْاَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَۜ قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اِنَّهُ رَبّ۪ٓي اَحْسَنَ مَثْوَايَۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murad alıp-yararlanmak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak "Haydi yanıma gel" dedi. Yusuf dedi ki "Maazallah Allah'a sığınırım. Çünkü O benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Zalimler asla felah kurtuluş bulmaz." -23 24- Andolsun kadın onu arzulamıştı. Eğer Rabbinin zinayı yasaklayan burhanını görmeseydi, o da onu arzulamıştı. Biz ondan kötülüğü ve fuhuşu uzaklaştırmak için böyle gösterdik. Çünkü o muhlis ihlas sahibi kullarımızdandı. 12-Yusuf 24 وَلَقَدْ هَمَّتْ بِه۪ۗ وَهَمَّ بِهَاۚ لَوْلَٓا اَنْ رَاٰ بُرْهَانَ رَبِّه۪ۜ كَذٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّٓوءَ وَالْفَحْشَٓاءَۜ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَص۪ينَ Andolsun kadın onu arzulamıştı. Eğer Rabbinin zinayı yasaklayan burhanını görmeseydi, o da onu arzulamıştı. Biz ondan kötülüğü ve fuhuşu uzaklaştırmak için böyle gösterdik. Çünkü o muhlis ihlas sahibi kullarımızdandı. -24 25- İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın hemen "Ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acıklı bir azabdan başka ne olabilir?" dedi. 12-Yusuf 25 وَاسْتَبَقَا الْبَابَ وَقَدَّتْ قَم۪يصَهُ مِنْ دُبُرٍ وَاَلْفَيَا سَيِّدَهَا لَدَا الْبَابِۜ قَالَتْ مَا جَزَٓاءُ مَنْ اَرَادَ بِاَهْلِكَ سُٓوءاً اِلَّٓا اَنْ يُسْجَنَ اَوْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın hemen "Ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acıklı bir azabdan başka ne olabilir?" dedi. -25 26- Yusuf dedi ki "Onun kendisi benden murad alıp-yararlanmak istedi." Kadının akrabalarından bir şahid, adilce şahidlik etti ve şöyle dedi "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir." 12-Yusuf 26 قَالَ هِيَ رَاوَدَتْن۪ي عَنْ نَفْس۪ي وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ اَهْلِهَاۚ اِنْ كَانَ قَم۪يصُهُ قُدَّ مِنْ قُبُلٍ فَصَدَقَتْ وَهُوَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ Yusuf dedi ki "Onun kendisi benden murad alıp-yararlanmak istedi." Kadının akrabalarından bir şahid, adilce şahidlik etti ve şöyle dedi "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir." -26 27- Yok eğer onun gömleği arkadan çekip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir. 12-Yusuf 27 وَاِنْ كَانَ قَم۪يصُهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ فَكَذَبَتْ وَهُوَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ Yok eğer onun gömleği arkadan çekip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir. -27 28- Kocası onun gömleğinin arkadan çekip-yırtıldığını görünce "Doğrusu bu sizin siz kadınların tuzağınızdandır. Gerçekten sizin tuzağınız komplonuz yamandır büyüktür." dedi. 12-Yusuf 28 فَلَمَّا رَاٰ قَم۪يصَهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ قَالَ اِنَّهُ مِنْ كَيْدِكُنَّۜ اِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظ۪يمٌ Kocası onun gömleğinin arkadan çekip-yırtıldığını görünce "Doğrusu bu sizin siz kadınların tuzağınızdandır. Gerçekten sizin tuzağınız komplonuz yamandır büyüktür." dedi. -28 29- Ey Yusuf, sen bundan vazgeç kimseye bahsetme. Ey kadın sen de günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Çünkü sen günahkarlardan oldun. 12-Yusuf 29 يُوسُفُ اَعْرِضْ عَنْ هٰذَا وَاسْتَغْفِر۪ي لِذَنْبِكِۚ اِنَّكِ كُنْتِ مِنَ الْخَاطِـ۪ٔينَ۟ Ey Yusuf, sen bundan vazgeç kimseye bahsetme. Ey kadın sen de günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Çünkü sen günahkarlardan oldun. -29 30- Şehirde birtakım kadınlar "Azizin karısı kendi uşağı olan delikanlısının nefsinden murad alıp-yararlanmak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş yüreğine işlemiş. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. 12-Yusuf 30 وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَد۪ينَةِ امْرَاَتُ الْعَز۪يزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِه۪ۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّۜ اِنَّا لَنَرٰيهَا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ Şehirde birtakım kadınlar "Azizin karısı kendi uşağı olan delikanlısının nefsinden murad alıp-yararlanmak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş yüreğine işlemiş. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. -30 31- Azizin karısı onların yaydıkları bu dedikoduları işitince onlara bir davetçi yolladı. Oturup-dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline bıçak verdi. Kadınlar önlerindeki meyveleri soymaya başlayınca Yusuf'a "Şimdi çık karşılarına" dedi. Onlar onu olağanüstü güzellikte görünce insanüstü büyük bir varlık sandılar ve ellerini keserek "Haşa-Allah'ı tenzih ederiz ki bu bir beşer değildir ancak çok şerefli bir melektir" dediler. 12-Yusuf 31 فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ اَرْسَلَتْ اِلَيْهِنَّ وَاَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَـٔاً وَاٰتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكّ۪يناً وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّۚ فَلَمَّا رَاَيْنَهُٓ اَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ اَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلّٰهِ مَا هٰذَا بَشَراًۜ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا مَلَكٌ كَر۪يمٌ Azizin karısı onların yaydıkları bu dedikoduları işitince onlara bir davetçi yolladı. Oturup-dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline bıçak verdi. Kadınlar önlerindeki meyveleri soymaya başlayınca Yusuf'a "Şimdi çık karşılarına" dedi. Onlar onu olağanüstü güzellikte görünce insanüstü büyük bir varlık sandılar ve ellerini keserek "Haşa-Allah'ı tenzih ederiz ki bu bir beşer değildir ancak çok şerefli bir melektir" dediler. -31 32- Kadın dedi ki "İşte beni kendisiyle ilgili kınadığınız delikanlı budur. Ben onun nefsinden murat alıp-yararlanmak istedim ama o kendini sakınıp-korudu. Eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, andolsun ki zindana atılacak ve mutlaka zelillerden küçük düşürülenlerden olacak." 12-Yusuf 32 قَالَتْ فَذٰلِكُنَّ الَّذ۪ي لُمْتُنَّن۪ي ف۪يهِۜ وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِه۪ فَاسْتَعْصَمَۜ وَلَئِنْ لَمْ يَفْعَلْ مَٓا اٰمُرُهُ لَيُسْجَنَنَّ وَلَيَكُوناً مِنَ الصَّاغِر۪ينَ Kadın dedi ki "İşte beni kendisiyle ilgili kınadığınız delikanlı budur. Ben onun nefsinden murat alıp-yararlanmak istedim ama o kendini sakınıp-korudu. Eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, andolsun ki zindana atılacak ve mutlaka zelillerden küçük düşürülenlerden olacak." -32 33- Yusuf dedi ki "Ey Rabbim. Benim için zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Onların kurdukları tuzağı benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder eğilim gösterir ve cahillerden olurum." 12-Yusuf 33 قَالَ رَبِّ السِّجْنُ اَحَبُّ اِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَن۪ٓي اِلَيْهِۚ وَاِلَّا تَصْرِفْ عَنّ۪ي كَيْدَهُنَّ اَصْبُ اِلَيْهِنَّ وَاَكُنْ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ Yusuf dedi ki "Ey Rabbim. Benim için zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden daha sevimlidir. Onların kurdukları tuzağı benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder eğilim gösterir ve cahillerden olurum." -33 34- Bunun üzerine Rabbi onun duasını kabul etti ve onların tuzaklarını kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O Semi'dir herşeyi işitendir, Alim'dir hakkıyle bilendir. 12-Yusuf 34 فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ Bunun üzerine Rabbi onun duasını kabul etti ve onların tuzaklarını kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O Semi'dir herşeyi işitendir, Alim'dir hakkıyle bilendir. -34 35- Sonra onlara karar sahiplerine, iftiraları dinleyip delilleri kadınların kendilerini korurken! kesilen parmaklarını görmelerinin ardından, onu belli bir vakte kadar kaçınılmaz olarak zindana atmak kararı uygun göründü. 12-Yusuf 35 ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَاَوُا الْاٰيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟ Sonra onlara karar sahiplerine, iftiraları dinleyip delilleri kadınların kendilerini korurken! kesilen parmaklarını görmelerinin ardından, onu belli bir vakte kadar kaçınılmaz olarak zindana atmak kararı uygun göründü. -35 36- Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Onlardan biri "Ben rüyamda kendimi şarap sıkıyorken gördüm" dedi. Öbürü de "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm, kuşlar da ondan yiyordu. Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni muhsinlerden iyilik yapıp-güzel davrananlardan görmekteyiz" dedi. 12-Yusuf 36 وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ قَالَ اَحَدُهُمَٓا اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَعْصِرُ خَمْراًۚ وَقَالَ الْاٰخَرُ اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَحْمِلُ فَوْقَ رَأْس۪ي خُبْزاً تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُۜ نَبِّئْنَا بِتَأْو۪يلِه۪ۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Onlardan biri "Ben rüyamda kendimi şarap sıkıyorken gördüm" dedi. Öbürü de "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm, kuşlar da ondan yiyordu. Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni muhsinlerden iyilik yapıp-güzel davrananlardan görmekteyiz" dedi. -36 37- Yusuf dedi ki "Uykuda gördüklerinizde size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa ben onun yorumunu ne olduğunu size daha gelmeden önce haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Ben, Allah'a iman etmeyen ve ahireti de inkar eden bir topluluğun dinini terkettim." 12-Yusuf 37 قَالَ لَا يَأْت۪يكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِه۪ٓ اِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْو۪يلِه۪ قَبْلَ اَنْ يَأْتِيَكُمَاۜ ذٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَن۪ي رَبّ۪يۜ اِنّ۪ي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَۙ Yusuf dedi ki "Uykuda gördüklerinizde size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa ben onun yorumunu ne olduğunu size daha gelmeden önce haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Ben, Allah'a iman etmeyen ve ahireti de inkar eden bir topluluğun dinini terkettim." -37 38- Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Herhangi bir şeyi Allah'a şirk koşmamız bize yaraşmaz. Bu bize ve insanlara Allah'ın lutuf ve ihsanındandır ancak insanlardan çoğu şükretmezler. 12-Yusuf 38 وَاتَّبَعْتُ مِلَّةَ اٰبَٓاء۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَۜ مَا كَانَ لَـنَٓا اَنْ نُشْرِكَ بِاللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ ذٰلِكَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ عَلَيْنَا وَعَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَشْكُرُونَ Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Herhangi bir şeyi Allah'a şirk koşmamız bize yaraşmaz. Bu bize ve insanlara Allah'ın lutuf ve ihsanındandır ancak insanlardan çoğu şükretmezler. -38 39- Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı bir sürü Rabler mi daha hayırlıdır yoksa Vahid tek ve Kahhar kahredici olan Allah mı? 12-Yusuf 39 يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ ءَاَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ اَمِ اللّٰهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُۜ Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı bir sürü Rabler mi daha hayırlıdır yoksa Vahid tek ve Kahhar kahredici olan Allah mı? -39 40- Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden sıfatlardan başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir sultan-delil indirmemiştir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O size Kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte kayyum doğru-kalıcı olan din budur ancak insanların çoğu bilmezler. 12-Yusuf 40 مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden sıfatlardan başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir sultan-delil indirmemiştir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O size Kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte kayyum doğru-kalıcı olan din budur ancak insanların çoğu bilmezler. -40 41- Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine yine şarap sunup-içirecek diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. İşte yorumunu sorduğunuz iş-emir böylece kesinleşmiş olup bitmiştir." 12-Yusuf 41 يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ اَمَّٓا اَحَدُكُمَا فَيَسْق۪ي رَبَّهُ خَمْراًۚ وَاَمَّا الْاٰخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِه۪ۜ قُضِيَ الْاَمْرُ الَّذ۪ي ف۪يهِ تَسْتَفْتِيَانِۜ Ey zindan arkadaşlarım, ikinizden biri efendisine yine şarap sunup-içirecek diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından yiyecek. İşte yorumunu sorduğunuz iş-emir böylece kesinleşmiş olup bitmiştir." -41 42- İkisinden kurtulacağını sandığı kendisine verdiğimiz ilimle kurtulacağını düşündüğü kişiye "Efendinin yanında beni an hatırlat" dedi. Fakat şeytan, efendisine anıp-hatırlatmayı ona unutturdu ve böylece Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı. 12-Yusuf 42 وَقَالَ لِلَّذ۪ي ظَنَّ اَنَّهُ نَاجٍ مِنْهُمَا اذْكُرْن۪ي عِنْدَ رَبِّكَۘ فَاَنْسٰيهُ الشَّيْطَانُ ذِكْرَ رَبِّه۪ فَلَبِثَ فِي السِّجْنِ بِضْعَ سِن۪ينَۜ ۟ İkisinden kurtulacağını sandığı kendisine verdiğimiz ilimle kurtulacağını düşündüğü kişiye "Efendinin yanında beni an hatırlat" dedi. Fakat şeytan, efendisine anıp-hatırlatmayı ona unutturdu ve böylece Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı. -42 43- Hükümdar "Ben rüyamda yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor. Bir de yedi yeşil başak ve bir o kadarı ise kupkuru. Ey ileri gelenler kahinler-bilginler eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüp-açıklayın" dedi. 12-Yusuf 43 وَقَالَ الْمَلِكُ اِنّ۪ٓي اَرٰى سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعَ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَاُخَرَ يَابِسَاتٍۜ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَأُ اَفْتُون۪ي ف۪ي رُءْيَايَ اِنْ كُنْتُمْ لِلرُّءْيَا تَعْبُرُونَ Hükümdar "Ben rüyamda yedi besili inek görüyorum, onları yedi zayıf inek yiyor. Bir de yedi yeşil başak ve bir o kadarı ise kupkuru. Ey ileri gelenler kahinler-bilginler eğer rüya yorumluyorsanız benim bu rüyamı çözüp-açıklayın" dedi. -43 44- Dediler ki "Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz." 12-Yusuf 44 قَالُٓوا اَضْغَاثُ اَحْلَامٍۚ وَمَا نَحْنُ بِتَأْو۪يلِ الْاَحْلَامِ بِعَالِم۪ينَ Dediler ki "Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz." -44 45- Zindandaki o iki kişiden kurtulmuş olanı nice zaman sonra Yusuf'u hatırladı ve "Ben bunun yorumunu size haber veririm, beni hemen zindana gönderin" dedi. 12-Yusuf 45 وَقَالَ الَّذ۪ي نَجَا مِنْهُمَا وَادَّكَرَ بَعْدَ اُمَّةٍ اَنَا۬ اُنَبِّئُكُمْ بِتَأْو۪يلِه۪ فَاَرْسِلُونِ Zindandaki o iki kişiden kurtulmuş olanı nice zaman sonra Yusuf'u hatırladı ve "Ben bunun yorumunu size haber veririm, beni hemen zindana gönderin" dedi. -45 46- Zindana gelip "Ey Yusuf ey doğru sözlü insan. Yedi besili ineği yedi zayıf ineğin yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan rüya konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara isabetli yorumunla dönerim de, onlar da öğrenirler." 12-Yusuf 46 يُوسُفُ اَيُّهَا الصِّدّ۪يقُ اَفْتِنَا ف۪ي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ وَسَبْعِ سُنْبُلَاتٍ خُضْرٍ وَاُخَرَ يَابِسَاتٍۙ لَعَلّ۪ٓي اَرْجِعُ اِلَى النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَعْلَمُونَ Zindana gelip "Ey Yusuf ey doğru sözlü insan. Yedi besili ineği yedi zayıf ineğin yediği ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olan rüya konusunda bize fetva ver. Umarım ki insanlara isabetli yorumunla dönerim de, onlar da öğrenirler." -46 47- Yusuf dedi ki "Siz yedi yıl, önceleri ekdiğiniz gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında biçtiklerinizi başağında bırakın. 12-Yusuf 47 قَالَ تَزْرَعُونَ سَبْعَ سِن۪ينَ دَاَباًۚ فَمَا حَصَدْتُمْ فَذَرُوهُ ف۪ي سُنْبُلِه۪ٓ اِلَّا قَل۪يلاً مِمَّا تَأْكُلُونَ Yusuf dedi ki "Siz yedi yıl, önceleri ekdiğiniz gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında biçtiklerinizi başağında bırakın. -47 48- Sonra bunun arkasından yedi zorlu kurak yıl gelecektir ki tohumluk için sakladığınız az bir miktar dışında daha önce biriktirdiğinizi yeyip bitirecektir. 12-Yusuf 48 ثُمَّ يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ سَبْعٌ شِدَادٌ يَأْكُلْنَ مَا قَدَّمْتُمْ لَهُنَّ اِلَّا قَل۪يلاً مِمَّا تُحْصِنُونَ Sonra bunun arkasından yedi zorlu kurak yıl gelecektir ki tohumluk için sakladığınız az bir miktar dışında daha önce biriktirdiğinizi yeyip bitirecektir. -48 49- Sonra bunun arkasından öyle bir yıl gelir ki, insanlar onda bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar." 12-Yusuf 49 ثُمَّ يَأْت۪ي مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ عَامٌ ف۪يهِ يُغَاثُ النَّاسُ وَف۪يهِ يَعْصِرُونَ۟ Sonra bunun arkasından öyle bir yıl gelir ki, insanlar onda bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar." -49 50- Hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Ona elçi geldiğinde Yusuf "Efendine dön de ona soruver, ellerini kesen o kadınların durumu parmaklarının kesilme nedeni neydi? Şüphesiz ki benim Rabbim, onların hileli düzenlerini bilendir." 12-Yusuf 50 وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ۚ فَلَمَّا جَٓاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ اِلٰى رَبِّكَ فَسْـَٔلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ الّٰت۪ي قَطَّعْنَ اَيْدِيَهُنَّۜ اِنَّ رَبّ۪ي بِكَيْدِهِنَّ عَل۪يمٌ Hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Ona elçi geldiğinde Yusuf "Efendine dön de ona soruver, ellerini kesen o kadınların durumu parmaklarının kesilme nedeni neydi? Şüphesiz ki benim Rabbim, onların hileli düzenlerini bilendir." -50 51- Hükümdar topladığı o kadınlara "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar "Haşa, Allah için biz ondan hiçbir kötülük görmedik" dediler. Azizin karısı da "Şimdi hak ortaya çıktı. Onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten sadıklardandır doğrulardandır" dedi. 12-Yusuf 51 قَالَ مَا خَطْبُكُنَّ اِذْ رَاوَدْتُنَّ يُوسُفَ عَنْ نَفْسِه۪ۜ قُلْنَ حَاشَ لِلّٰهِ مَا عَلِمْنَا عَلَيْهِ مِنْ سُٓوءٍۜ قَالَتِ امْرَاَتُ الْعَز۪يزِ الْـٰٔنَ حَصْحَصَ الْحَقُّۘ اَنَا۬ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِه۪ وَاِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِق۪ينَ Hükümdar topladığı o kadınlara "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar "Haşa, Allah için biz ondan hiçbir kötülük görmedik" dediler. Azizin karısı da "Şimdi hak ortaya çıktı. Onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten sadıklardandır doğrulardandır" dedi. -51 52- Yusuf dedi ki "Bu açıklamayı istememin nedeni, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını azizin ve herkesin bilmesi içindir." 12-Yusuf 52 ذٰلِكَ لِيَعْلَمَ اَنّ۪ي لَمْ اَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي كَيْدَ الْخَٓائِن۪ينَ Yusuf dedi ki "Bu açıklamayı istememin nedeni, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını azizin ve herkesin bilmesi içindir." -52 53- Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz benim Rabbim Gafur'dur çok bağışlayandır, Rahim'dir rahmetiyle çok esirgeyendir. 12-Yusuf 53 وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْس۪يۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّ۪يۜ اِنَّ رَبّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir. Şüphesiz benim Rabbim Gafur'dur çok bağışlayandır, Rahim'dir rahmetiyle çok esirgeyendir. -53 54- Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin de kendime has-yakın kılayım." Onunla konuştuğunda da "Sen bugün bizim yanımızda önemli bir mevki sahibisin, emin-güvenilir birisin" dedi. 12-Yusuf 54 وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُون۪ي بِه۪ٓ اَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْس۪يۚ فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ اِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مَك۪ينٌ اَم۪ينٌ Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin de kendime has-yakın kılayım." Onunla konuştuğunda da "Sen bugün bizim yanımızda önemli bir mevki sahibisin, emin-güvenilir birisin" dedi. -54 55- Yusuf dedi ki "Beni bu yerin ülkenin hazineleri üzerinde yetkili kıl. Çünkü ben iyi korurum, bilirim." 12-Yusuf 55 قَالَ اجْعَلْن۪ي عَلٰى خَزَٓائِنِ الْاَرْضِۚ اِنّ۪ي حَف۪يظٌ عَل۪يمٌ Yusuf dedi ki "Beni bu yerin ülkenin hazineleri üzerinde yetkili kıl. Çünkü ben iyi korurum, bilirim." -55 56- İşte böylece Yusuf'u yeryüzünde güç ve yetkiyle yerleştirdik. Öyle ki orada istediği yere gider dilediği yerde konaklardı. Biz rahmetimizi dilediğimize nasib ederiz ve muhsinlerin iyilik yapıp-güzel davrananların ecrini-mükafatını zayi etmeyiz. 12-Yusuf 56 وَكَذٰلِكَ مَكَّنَّا لِيُوسُفَ فِي الْاَرْضِۚ يَتَبَوَّاُ مِنْهَا حَيْثُ يَشَٓاءُۜ نُص۪يبُ بِرَحْمَتِنَا مَنْ نَشَٓاءُ وَلَا نُض۪يعُ اَجْرَ الْمُحْسِن۪ينَ İşte böylece Yusuf'u yeryüzünde güç ve yetkiyle yerleştirdik. Öyle ki orada istediği yere gider dilediği yerde konaklardı. Biz rahmetimizi dilediğimize nasib ederiz ve muhsinlerin iyilik yapıp-güzel davrananların ecrini-mükafatını zayi etmeyiz. -56 57- İman edenler ve takvada bulunanlar için ahiretin karşılığı mükafatı ise elbette daha hayırlıdır. 12-Yusuf 57 وَلَاَجْرُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ۟ İman edenler ve takvada bulunanlar için ahiretin karşılığı mükafatı ise elbette daha hayırlıdır. -57 58- Kuraklık başlayınca Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onları hemen tanıdı ama onlar onu tanıyamamışlardı. 12-Yusuf 58 وَجَٓاءَ اِخْوَةُ يُوسُفَ فَدَخَلُوا عَلَيْهِ فَعَرَفَهُمْ وَهُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ Kuraklık başlayınca Yusuf'un kardeşleri gelip yanına girdiler. Onları hemen tanıdı ama onlar onu tanıyamamışlardı. -58 59- Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki "Bana babanızdan olan kardeşinizi de getirin. Görmüyor musunuz ben ölçüyü kişi sayısına göre tam tutarım ve ben konukseverlerin de en hayırlısıyım." 12-Yusuf 59 وَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ قَالَ ائْتُون۪ي بِاَخٍ لَكُمْ مِنْ اَب۪يكُمْۚ اَلَا تَرَوْنَ اَنّ۪ٓي اُو۫فِي الْكَيْلَ وَاَنَا۬ خَيْرُ الْمُنْزِل۪ينَ Onların erzak yüklerini hazırlayınca dedi ki "Bana babanızdan olan kardeşinizi de getirin. Görmüyor musunuz ben ölçüyü kişi sayısına göre tam tutarım ve ben konukseverlerin de en hayırlısıyım." -59 60- Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir ölçek bile erzak yoktur ve bana da yaklaşmayın. 12-Yusuf 60 فَاِنْ لَمْ تَأْتُون۪ي بِه۪ فَلَا كَيْلَ لَكُمْ عِنْد۪ي وَلَا تَقْرَبُونِ Eğer onu bana getirmezseniz artık benim yanımda sizin için bir ölçek bile erzak yoktur ve bana da yaklaşmayın. -60 61- Dediler ki "Onu babasından istemeye çalışacağız ve biz elbette bunu yapacağız." 12-Yusuf 61 قَالُوا سَنُرَاوِدُ عَنْهُ اَبَاهُ وَاِنَّا لَفَاعِلُونَ Dediler ki "Onu babasından istemeye çalışacağız ve biz elbette bunu yapacağız." -61 62- Yusuf yardımcılarına dedi ki "Sermayelerini erzak bedellerini yüklerinin içine koyun. Ailelerine döndüklerinde belki bunun farkına varırlar da yine gelirler." 12-Yusuf 62 وَقَالَ لِفِتْيَانِهِ اجْعَلُوا بِضَاعَتَهُمْ ف۪ي رِحَالِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَـهَٓا اِذَا انْقَلَـبُٓوا اِلٰٓى اَهْلِهِمْ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ Yusuf yardımcılarına dedi ki "Sermayelerini erzak bedellerini yüklerinin içine koyun. Ailelerine döndüklerinde belki bunun farkına varırlar da yine gelirler." -62 63- Babalarına döndüklerinde "Ey babamız kişi sayımız nedeniyle ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi de bizimle gönder ki tam ölçek erzak alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız." 12-Yusuf 63 فَلَمَّا رَجَعُٓوا اِلٰٓى اَب۪يهِمْ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مُنِـعَ مِنَّا الْكَيْلُ فَاَرْسِلْ مَعَنَٓا اَخَانَا نَكْتَلْ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Babalarına döndüklerinde "Ey babamız kişi sayımız nedeniyle ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi de bizimle gönder ki tam ölçek erzak alalım. Biz onu mutlaka koruyacağız." -63 64- Babaları dedi ki "Ben onun hakkında size inanıp-güvenir miyim? Ancak daha önce kardeşi konusunda size inanıp-güvenmem müstesna. Allah en hayırlı koruyucudur ve O merhametlilerin en merhametlisidir." 12-Yusuf 64 قَالَ هَلْ اٰمَنُكُمْ عَلَيْهِ اِلَّا كَمَٓا اَمِنْتُكُمْ عَلٰٓى اَخ۪يهِ مِنْ قَبْلُۜ فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظاًۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ Babaları dedi ki "Ben onun hakkında size inanıp-güvenir miyim? Ancak daha önce kardeşi konusunda size inanıp-güvenmem müstesna. Allah en hayırlı koruyucudur ve O merhametlilerin en merhametlisidir." -64 65- Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu bulduklarında "Ey babamız, daha ne isteriz. İşte sermayemiz de bize geri verilmiş, bununla yine ailemize erzak getiririz. Kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu aldığımız az bir ölçektir" dediler. 12-Yusuf 65 وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu bulduklarında "Ey babamız, daha ne isteriz. İşte sermayemiz de bize geri verilmiş, bununla yine ailemize erzak getiririz. Kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu aldığımız az bir ölçektir" dediler. -65 66- Babaları "Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar onu sizinle asla göndermem." dedi. Onlar da ona kesin bir söz verince "Allah, söylediklerimize karşı vekildir" dedi. 12-Yusuf 66 قَالَ لَنْ اُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتّٰى تُؤْتُونِ مَوْثِقاً مِنَ اللّٰهِ لَتَأْتُنَّن۪ي بِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يُحَاطَ بِكُمْۚ فَلَمَّٓا اٰتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُولُ وَك۪يلٌ Babaları "Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar onu sizinle asla göndermem." dedi. Onlar da ona kesin bir söz verince "Allah, söylediklerimize karşı vekildir" dedi. -66 67- Ve dedi ki "Ey oğullarım. Hepiniz tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan gelecek hiçbir şeyi savamam gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." 12-Yusuf 67 وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ Ve dedi ki "Ey oğullarım. Hepiniz tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben size Allah'tan gelecek hiçbir şeyi savamam gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." -67 68- Babalarının kendilerine emrettiği yerden şehre girdiler. Ki bu -Yakub'un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiçbir şeyi savamazdı. O şüphe yok ki kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibi idi ama insanların çoğu bilmezler. 12-Yusuf 68 وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ اَمَرَهُمْ اَبُوهُمْۜ مَا كَانَ يُغْن۪ي عَنْهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا حَاجَةً ف۪ي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضٰيهَاۜ وَاِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟ Babalarının kendilerine emrettiği yerden şehre girdiler. Ki bu -Yakub'un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiçbir şeyi savamazdı. O şüphe yok ki kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibi idi ama insanların çoğu bilmezler. -68 69- Yusuf'un yanına girdikleri zaman küçük kardeşini yanına alıp-bağrına bastı ve "Bilesin ki ben senin kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme" dedi. 12-Yusuf 69 وَلَمَّا دَخَلُوا عَلٰى يُوسُفَ اٰوٰٓى اِلَيْهِ اَخَاهُ قَالَ اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ Yusuf'un yanına girdikleri zaman küçük kardeşini yanına alıp-bağrına bastı ve "Bilesin ki ben senin kardeşinim. Artık onların yaptıklarına üzülme" dedi. -69 70- Onların erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca, hükümdarın su kabını kardeşinin yükü içine koydu. Sonra bir tellal münadi "Ey kafile, siz hırsızsınız" diye seslendi. 12-Yusuf 70 فَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ جَعَلَ السِّقَايَةَ ف۪ي رَحْلِ اَخ۪يهِ ثُمَّ اَذَّنَ مُؤَذِّنٌ اَيَّتُهَا الْع۪يرُ اِنَّكُمْ لَسَارِقُونَ Onların erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca, hükümdarın su kabını kardeşinin yükü içine koydu. Sonra bir tellal münadi "Ey kafile, siz hırsızsınız" diye seslendi. -70 71- Yusuf'un kardeşleri onlara doğru yönelerek "Neyi kaybettiniz?" dediler. 12-Yusuf 71 قَالُوا وَاَقْبَلُوا عَلَيْهِمْ مَاذَا تَفْقِدُونَ Yusuf'un kardeşleri onlara doğru yönelerek "Neyi kaybettiniz?" dediler. -71 72- Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu bulup getirirse ona armağan olarak bir deve yükü vardır dediler. Yusuf da "Ben buna kefilim" dedi. 12-Yusuf 72 قَالُوا نَفْقِدُ صُوَاعَ الْمَلِكِ وَلِمَنْ جَٓاءَ بِه۪ حِمْلُ بَع۪يرٍ وَاَنَا۬ بِه۪ زَع۪يمٌ Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu bulup getirirse ona armağan olarak bir deve yükü vardır dediler. Yusuf da "Ben buna kefilim" dedi. -72 73- Allah'a andolsun ki bizim bu yere fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz dediler. 12-Yusuf 73 قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْاَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِق۪ينَ Allah'a andolsun ki bizim bu yere fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz dediler. -73 74- Eğer yalan söylüyorsanız bunun hırsızlığın cezası nedir? dediler. 12-Yusuf 74 قَالُوا فَمَا جَزَٓاؤُ۬هُٓ اِنْ كُنْتُمْ كَاذِب۪ينَ Eğer yalan söylüyorsanız bunun hırsızlığın cezası nedir? dediler. -74 75- Dediler ki "Bunun cezası, su tası yükünde bulunanın alıkonmasıdır cezası kendisidir. Biz zalimleri böyle cezalandırırız." 12-Yusuf 75 قَالُوا جَزَٓاؤُ۬هُ مَنْ وُجِدَ ف۪ي رَحْلِه۪ فَهُوَ جَزَٓاؤُ۬هُۜ كَذٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِم۪ينَ Dediler ki "Bunun cezası, su tası yükünde bulunanın alıkonmasıdır cezası kendisidir. Biz zalimleri böyle cezalandırırız." -75 76- Bunun üzerine Yusuf kardeşinin yük kabından önce onların kablarını aramaya başladı sonra da onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz Yusuf için böyle bir tedbir-plan düzenledik. Yoksa hükümdarın dininde ki hükümlere göre kardeşini yanında alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. 12-Yusuf 76 فَبَدَاَ بِاَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَٓاءِ اَخ۪يهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِنْ وِعَٓاءِ اَخ۪يهِۜ كَذٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَۜ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ اَخَاهُ ف۪ي د۪ينِ الْمَلِكِ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَٓاءُۜ وَفَوْقَ كُلِّ ذ۪ي عِلْمٍ عَل۪يمٌ Bunun üzerine Yusuf kardeşinin yük kabından önce onların kablarını aramaya başladı sonra da onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte biz Yusuf için böyle bir tedbir-plan düzenledik. Yoksa hükümdarın dininde ki hükümlere göre kardeşini yanında alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. -76 77- Kardeşleri "Şayet o çalmışsa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı" dediler. Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu zanda bulunarak yanıldıklarını onlara açıklamadı. İçinden "Siz daha kötü bir konumdasınız. Sizin anlattığınızı içyüzüyle beraber Allah çok iyi bilir" dedi. 12-Yusuf 77 قَالُٓوا اِنْ يَسْرِقْ فَقَدْ سَرَقَ اَخٌ لَهُ مِنْ قَبْلُۚ فَاَسَرَّهَا يُوسُفُ ف۪ي نَفْسِه۪ وَلَمْ يُبْدِهَا لَهُمْ قَالَ اَنْتُمْ شَرٌّ مَكَاناًۚ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا تَصِفُونَ Kardeşleri "Şayet o çalmışsa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı" dediler. Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu ve bunu zanda bulunarak yanıldıklarını onlara açıklamadı. İçinden "Siz daha kötü bir konumdasınız. Sizin anlattığınızı içyüzüyle beraber Allah çok iyi bilir" dedi. -77 78- Dediler ki "Ey aziz gerçekten bunun ihtiyar bir babası var, onun yerine bizden birini al. Doğrusu biz seni muhsinlerden iyilik yapıp-güzel davrananlardan görüyoruz." 12-Yusuf 78 قَالُوا يَٓا اَيُّهَا الْعَز۪يزُ اِنَّ لَـهُٓ اَباً شَيْخاً كَب۪يراً فَخُذْ اَحَدَنَا مَكَانَهُۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ Dediler ki "Ey aziz gerçekten bunun ihtiyar bir babası var, onun yerine bizden birini al. Doğrusu biz seni muhsinlerden iyilik yapıp-güzel davrananlardan görüyoruz." -78 79- Dedi ki "Eşyamızı kendisinde bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah'a sığınırız. Aksi halde biz gerçekten zalim oluruz." 12-Yusuf 79 قَالَ مَعَاذَ اللّٰهِ اَنْ نَأْخُذَ اِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُٓۙ اِنَّٓا اِذاً لَظَالِمُونَ۟ Dedi ki "Eşyamızı kendisinde bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah'a sığınırız. Aksi halde biz gerçekten zalim oluruz." -79 80- Ondan umudlarını kestikleri zaman durumu gizlice kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler. Onların büyükleri dedi ki "Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığınız aşırılığı işlediğiniz suçu bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar ben buradan kesin olarak ayrılmam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır." 12-Yusuf 80 فَلَمَّا اسْتَيْـَٔسُوا مِنْهُ خَلَصُوا نَجِياًّۜ قَالَ كَب۪يرُهُمْ اَلَمْ تَعْلَمُٓوا اَنَّ اَبَاكُمْ قَدْ اَخَذَ عَلَيْكُمْ مَوْثِقاً مِنَ اللّٰهِ وَمِنْ قَبْلُ مَا فَرَّطْتُمْ ف۪ي يُوسُفَۚ فَلَنْ اَبْرَحَ الْاَرْضَ حَتّٰى يَأْذَنَ ل۪ٓي اَب۪ٓي اَوْ يَحْكُمَ اللّٰهُ ل۪يۚ وَهُوَ خَيْرُ الْحَاكِم۪ينَ Ondan umudlarını kestikleri zaman durumu gizlice kendi aralarında görüşmek üzere bir yana çekildiler. Onların büyükleri dedi ki "Babanızın size karşı Allah adına kesin bir söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığınız aşırılığı işlediğiniz suçu bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah bana ilişkin hüküm verinceye kadar ben buradan kesin olarak ayrılmam. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır." -80 81- Dönün babanıza ve deyin ki Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz bildiğimizden gördüğümüzden başkasına şahidlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz." 12-Yusuf 81 اِرْجِعُٓوا اِلٰٓى اَب۪يكُمْ فَقُولُوا يَٓا اَبَانَٓا اِنَّ ابْنَكَ سَرَقَۚ وَمَا شَهِدْنَٓا اِلَّا بِمَا عَلِمْنَا وَمَا كُنَّا لِلْغَيْبِ حَافِظ۪ينَ Dönün babanıza ve deyin ki Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz bildiğimizden gördüğümüzden başkasına şahidlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz." -81 82- İstersen içinde bulunduğumuz şehir halkına ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz. 12-Yusuf 82 وَسْـَٔلِ الْقَرْيَةَ الَّت۪ي كُنَّا ف۪يهَا وَالْع۪يرَ الَّت۪ٓي اَقْبَلْنَا ف۪يهَاۜ وَاِنَّا لَصَادِقُونَ İstersen içinde bulunduğumuz şehir halkına ve aralarında geldiğimiz kafileye de sor. Biz gerçekten doğruyu söyleyenleriz. -82 83- Durumu babalarına aktarınca o dedi ki "Hayır o çalmaz. Nefsiniz sizi yine yanıltıp-aldatarak bir işe sürüklemiş. Artık bana gereken güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alim herşeyi hakkıyle bilen ve Hakim hüküm ve hikmet sahibi olan O'dur." 12-Yusuf 83 قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْراًۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ عَسَى اللّٰهُ اَنْ يَأْتِيَن۪ي بِهِمْ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَل۪يمُ الْحَك۪يمُ Durumu babalarına aktarınca o dedi ki "Hayır o çalmaz. Nefsiniz sizi yine yanıltıp-aldatarak bir işe sürüklemiş. Artık bana gereken güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alim herşeyi hakkıyle bilen ve Hakim hüküm ve hikmet sahibi olan O'dur." -83 84- Onlardan yüz çevirdi ve "Ey Yusuf'a karşı arttıkça artan esefim derin hüznüm, kederim" dedi ve gözleri kederinden ağardıkça ağardı. Artık derin kederini içine gömüyor yutkundukça yutkunuyordu. 12-Yusuf 84 وَتَوَلّٰى عَنْهُمْ وَقَالَ يَٓا اَسَفٰى عَلٰى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظ۪يمٌ Onlardan yüz çevirdi ve "Ey Yusuf'a karşı arttıkça artan esefim derin hüznüm, kederim" dedi ve gözleri kederinden ağardıkça ağardı. Artık derin kederini içine gömüyor yutkundukça yutkunuyordu. -84 85- Dediler ki "Allah'a andolsun ki sen hala Yusuf'u anıp durmaktasın. Sonunda ya bu kederden hastalanacaksın, ya da helak olacaksın." 12-Yusuf 85 قَالُوا تَاللّٰهِ تَفْتَؤُ۬ا تَذْكُرُ يُوسُفَ حَتّٰى تَكُونَ حَرَضاً اَوْ تَكُونَ مِنَ الْهَالِك۪ينَ Dediler ki "Allah'a andolsun ki sen hala Yusuf'u anıp durmaktasın. Sonunda ya bu kederden hastalanacaksın, ya da helak olacaksın." -85 86- Dedi ki "Ben kederimi ve üzüntümü yalnızca Allah'a arzediyorum açıyorum. Ben Allah'tan sizin bilmediğinizi de Yusuf'un yaşadığını da biliyorum." 12-Yusuf 86
Yusuf Sûresi 101. Âyet Okunuşu “…Teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn.” Anlamı “…Ey Rabbim! Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!” İbrahim Sûresi 40. Âyet Okunuşu “Rabbic’alnî mukîmes salâti ve min zurriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâi.” Anlamı “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!” İbrahim Sûresi 41. Âyet Okunuşu “Rabbenâgfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâb.” Anlamı “Ey Rabbimiz! Amellerin hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!” İsrâ Sûresi 24. Âyet Okunuşu “…Rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ.” Anlamı “…Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara öyle rahmet et!” İsrâ Sûresi 80. Âyet Okunuşu “…Rabbi edhılnî mudhale sıdkın ve ahricnî muhrace sıdkın vec’al lî min ledunke sultânen nasîrâ.” Anlamı “…Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.” Kehf Sûresi 10. Âyet Okunuşu “…Rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi’ lenâ min emrinâ raşedâ.” Anlamı “…Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.” Kehf Sûresi 24. Âyet Okunuşu “…Asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ raşedâ.” Anlamı “…Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır.” Tâhâ Sûresi 25-28. Âyetler Okunuşu “…Rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî.” Anlamı “…Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimdeki tutukluğu çöz. Ki sözümü anlasınlar.” Tâhâ Sûresi 114. Âyet Okunuşu “…Rabbi zidnî ılmâ.” Anlamı “…Rabbim, ilmimi artır.” Enbiyâ Sûresi 83. Âyet Okunuşu “…Ennî messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn.” Anlamı “…Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.” Enbiyâ Sûresi 89. Âyet Okunuşu “…Rabbi lâ tezernî ferden ve ente hayrul vârisîn.” Anlamı “…Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın.” Müminun Sûresi 26. Âyet Okunuşu “…Rabbinsurnî bimâ kezzebûni.” Anlamı “…Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” Müminun Sûresi 29. Âyet Okunuşu “…Rabbi enzilnî munzelen mubâraken ve ente hayrul munzilîn.” Anlamı “…Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen konuk edenlerin en hayırlısısın.” Müminun Sûresi 97-98. Âyetler Okunuşu “…Rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn. Ve eûzu bike rabbi en yahdurûni.” Anlamı “…Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” Müminun Sûresi 109. Âyet Okunuşu “…Rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn.” Anlamı “…Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” Furkan Sûresi 65. Âyet Okunuşu “..Rabbenâsrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ.” Anlamı “…Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!” Furkan Sûresi 74. Âyet Okunuşu “..Rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrate a’yunin vec’alnâ lil muttakîne imâmâ.” Anlamı “…Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl!” Şuara Sûresi 83-85. Âyetler Okunuşu “Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn. Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn. Vec’alnî min veraseti cennetin naîm.” Anlamı “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.” Neml Sûresi 19. Âyet Okunuşu “…Rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele salihan terdâhu ve edhılnî bi rahmetike fî ibâdikes sâlihîn.” Anlamı “…Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!” Kasas Sûresi 16. Âyet Okunuşu “…Rabbi innî zalemtu nefsî fagfirlî…” Anlamı “… Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim başıma iş açtım. Beni bağışla…” Kasas Sûresi 21. Âyet Okunuşu “…Rabbi neccinî minel kavmiz zâlimîn.” Anlamı “… Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar.” Kasas Sûresi 24. Âyet Okunuşu “…Rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr.” Anlamı “…Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım.” Saffat Sûresi 100. Âyet Okunuşu “…Rabbi heb lî mines sâlihîn.” “Ey Rabbim! Bana sâlihlerden bir oğul ihsan et!” Mümin Sûresi 7-8. Âyetler Zuhruf Sûresi 13-14. Âyetler Bir Araca/Binite Binince Okunacak Duâ Okunuşu “…Subhânellezî sahhara lenâ hâzâ ve mâ kunnâ lehu mukrinîn. Ve innâ ilâ rabbinâ le munkalibûn.” Anlamı “…Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.” Ahkaf Sûresi 15. Âyet Okunuşu “…Rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî minel muslimîn.” Anlamı “…Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım.” Haşr Sûresi 10. Âyet Okunuşu “..Rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninâllezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm.” Anlamı “…Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!” Mümtehine Sûresi 4-5. Âyetler Okunuşu “..Rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr. Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm.” Anlamı “…Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.” Tahrim Sûresi 8. Âyet Okunuşu “…Rabbenâ etmim lenâ nûranâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey’in kadîr.” Anlamı “…Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin.” Kalem Sûresi 51-52. Âyetler Nazar Duası Okunuşu “Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn. Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn.” Anlamı “O inkâr edenler Zikr’i Kur’an’ı işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da kin ve hasetlerinden Hiç şüphe yok o bir delidir» derler. Oysa o Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.” Nuh Sûresi 28. Âyet Okunuşu “Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu’minen ve lil mu’minîne vel mu’minâtmu’minâti ve lâ tezidiz zâlimîne illâ tebârâ.” Anlamı “Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.” Kaynak Kaynak
yusuf suresi 100 ayet okunuşu