yunus suresi 26 ayet ne için okunur

Site De Rencontres Avec Des Hommes Riches. TEFSİR Yaptığı işi iyi, güzel ve kaliteli yapanlar dünya hayatında da başarılı olurlar. Kendilerine değer verilir, yaptıkları takdir edilir, eğer ticâretle uğraşıyorlarsa bol kazanç elde ederler. Güzel bir kulluk hayatı, haram ve helâl hassâsiyeti insanın dünyada da mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesine yardımcı olur. Âhirette ise Cenâb-ı Hak, imanla birlikte yaptığını güzel yapanlara mükâfâtın en güzelini verecek ve zamanla bu mükâfâtı daha da artıracaktır. Mükâfatlar sonsuza değin artarak devam Resûlü âyette geçen اَلْحُسْنٰى hüsnâyı cennet, زِيَادَةٌ ziyâdeyi ise Allah’ı görmek olarak şöyle tefsir etmiştir“Cennetlikler cennete girdikten sonra, şanı yüce ve mübârek olan Allah şöyle buyuracak Size daha fazlasını vermemi istediği­niz bir şey var mı?» Onlar Yüzlerimizi ağartmadın mı, bizi cennete koyma­dın mı, cehennem ateşinden korumadın mı?» diyecekler. Bunun üzerine yü­ce Allah hicabı açacak. Onlara aziz ve celil olan Rabblerine bakmaktan daha çok sevdikleri bir şey verilmiş olmayacaktır.” Bir rivayete göre Efendimiz bu açıklamadan sonra “İyi ve güzel işler yapan mü’minlere mükâfatların en güzeli ve bir de tahmin edemeyeceğiniz fazlası vardır” Tevbe 9/26 âyetini okumuştur. Müslim, İman 297, 298; Tirmizî, Cennet 16Cennetliklerin yüzleri aydınlık ve parlak olacak; onlar herhangi bir zillet ve aşağılık hissi içinde olmayacaklardır. Akıbetlerinden emin, huzurlu ve rahat bir halde bulunacaklardır. Dünyada günah fiiller işlediklerinden ötürü cehenneme girecek olanları ise mahşerde müthiş bir zillet, bayağılık ve perişanlık kaplayacaktır. Yaptıklarına duydukları pişmanlığın derin izleri yüzlerine yansıyacaktır. Onları Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramayacaktır. Yüzleri ise karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibi simsiyah olacaktır. Bu hususu izah eden diğer âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur“O kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara İmanınızdan sonra tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız sebebiyle tadın bakalım bu azabı!» denilecek. Yüzleri pırıl pırıl olanlara gelince, onlar hep Allah’ın rahmetinin tecelli ettiği cennette olacak ve orada ebedî kalacaklardır.” Âl-i İmrân 3/106-107“Yüzler vardır o gün pırıl pırıldır. Güleçtir, sevinçlidir. Kimi yüzler de o gün toza toprağa bulanmıştır. Onları karanlık bürümüştür. Onlar Allah’ın sınırlarını aşıp günaha dadanmış kâfirlerdir.” Abese 80/38-42Bunlardan sonra söz müşriklere intikal ettirilerek, dehşetli mahşer meydanından şirkin asılsızlığını belgeleyen acı bir manzara takdim ediliyor Kaynak Ömer Çelik Tefsiri Yunus Süresinin fazileti ve sırları, gençliğini ve tazeliğini koruduğu gibi en iyi bile Yüce Allah’tır. Bu nedenle Kur’an’ın sâhip olduğu meziyet ve özellikler, âyetlerde ve hadîslerde şu şekilde beyan buyurulmuştur “İşte bu Kur’an muazzam bir kitabdır. Onu biz indirdik. Çok mübarektir. Fayda ve bereketi çoktur. Artık buna uyun, emirlerine bağlanın ve Allah’tan korkun. Tâ ki merhamet olunasınız.” En’âm, 6/155. Kur’an-ı Kerim’in önemini bize bütün beşer kelamlarının da üzerinde evvelen ve bizzat Allah anlatmaktadır. Artık gerisini siz düşünün nasıl bir bereket ve Merhamet, Rahmet, güzelliği olduğunu. Onun için kişi hangi dua yada sure olursa olsun önce niyet çok önemlidir. Ayrıca Kuranı Kerimi okuyan kişinin Kâlbî sükûnetlere vesîledir Cenâb-ı Hak, Kelâm-ı kadîm’iyle ilgilenenlere, derin mânevî hazlar lutfedecektir. Kur’an-ı Kerimi okuyup, onun muhtevasını öğrenmek, her müslüman için gereklidir. Kur’an-ı okumak bir ibadet, hatta açıp yüzüne bakmak sevaptır. Bunun böyle oluşu onu okumaya ve anlamaya teşvik içindir. Kur’ân-ı kerîmin onuncu sûresi. Yûnus sûresi Mekke’de nâzil oldu indi. Sâdece 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medîne’de nâzil oldu. Yüz dokuz âyet-i kerîmedir. Doksan sekizinci âyet-i kerîmede Yûnus aleyhisselâmın kavminden bahsedildiği için, sûreye bu isim verilmiştir. Sûrede; Nûh ve Mûsâ aleyhimesselâma dâir kıssalar, rahmet-i ilâhiyyenin, azâb-ı ilâhîden daha çok olduğu bildirilmektedir. Râzî, İbn-i Abbâs, Kurtubî YUNUS SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR? İçinde Yunus Peygamberden ve kavminden bahsedildiği için sure bu adı almıştır. Mekke’de, İsrâ suresinden sonra inmiştir. 109 ayettir. 40, 94 ve 96. ayetlerinin Medine’de indiği rivayet edilmektedir. Mushaftaki resmi sırası itibarıyla 10. suredir. İniş sırası itibarıyla ise 51. suredir. Sure, Mekke halkının Hz. Muhammed’in yetim ve yoksul olmasını ileri sürerek peygamberliğine itiraz etmeleri üzerine inmiştir.Elmalı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, IV/2662. İbni Cerîr’in rivayetine göre İbni Abbas diyor ki Allah Hz. Muhammed peygamber olarak gönderdiğinde Araplar bunu inkâr ettiler, veya bir kısmı inkâr edip “Allah Peygamberini beşer olarak göndermekten münezzehtir” dediler. Bunun üzerine “İnsanlara tuhaf mı geldi?” Yunus, 10/2 ve “Biz sen­den önce de sadece erkekleri peygamber olarak gönderdik.” Yunus, 10/109 aye­ti nazil oldu. Allah onlara aynı hücceti tekrar tekrar ileri sürünce bu defa da “Madem ki, peygamber beşer olacak o takdirde Muhammed’den başkası peygamberliğe daha lâyıktır” dediler “Müşrikler Şu Kur’an iki şehirden Mekke ile Taiften birinde bulunan bir büyük adama indirilseydi ya” dediler. Zuhruf, 43/31 Muhammed’den daha şe­refli bir adama indirilseydi yani Mekke’den Velid b. Muğire, Taiften Mes’ud b. Amr es-Sekafî’ yi kastediyorlardı. Cenab-ı Hak bunlara cevap olarak “Onlar mı Rabbinin rahmetini paylaştıracaklar!” buyurdu. Zuhruf, 43/32. YUNUS SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI Kim Yûnus sûresini okursa, Yûnus aleyhisselâmı tasdîk îmân ve tekzîb edenlerin yalanlayanların ve Fir’avn ile boğulanların adedinin on katı sevâb verilir. Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri Allah resulü şöyle buyurmuştur Yüce Allah Yunus Suresini okuyan herkese, Hz. Yunus’u onaylayan ve yalanlayanların ve Nil nehrinde boğulan Firavun taraftarlarının on katınca iyilik verecektir. [ Kef’emi, el-Misbah, 1405, s 440] İmam Sadık şöyle buyurmuştur Yunus Suresini her iki veya üç ayda bir okuyan kimse, cahillerden olma korkusundan uzak ve kıyamet günündeyse mukarrabinden Yakınlaradan olacaktır. [Ayaşi, Tefsir-i Ayaşi, 1380, c 2, s 119] Kerramellâhu Teâlâ Vechehûnun şöyle buyurduğu vârid olmuştur “Yedi âyet vardır ki, her kim bunları okur veya yanında taşırsa, gök yerin üzerine kapansa elbette Allâh o kişiye bir çıkış ve kurtuluş yaratır. 1. Tevbe Sûresinin 51. âyeti, 2. Yûnus Sûresinin 107. âyeti, 3 . Hûd Sûresinin 6. âyeti, 4 . Hûd Sûresinin 5 . Ankebût Sûresinin 60. âyeti, 6 . Fâtır Sûresinin 2. âyeti ve 7 . Zümer Sûresinin 38. âyet-i kerîmesidir.” Yunus Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler 1 – Düşmanının şerrinden korunmak için 21 kere okunur. 2 – Vücudunun herhangi bir yerinde ağrı olan kişi, bir kap içersine Yunus Suresinin 12. ayeti kerimesini mürekeble yazıp zeytinyağı doldurur ve o kabı ateşte ıstttıktan sonra ağrıyan yerin üzerine sürmelidir. 3 – Kolay doğum yapmak isteyen kişi, Yunus Suresinin 31. ayeti kerimesini yazıp sağ kolunun pazusuna bağlamalıdır. Kolay yollardan para kazanıp kısa zamanda zengin olmak isteyen kişi de, bu ayeti kerimeyi üzerinde taşımalıdır. 4 – Gönül darlığı çeken kişiler, bir kere Besmele ile beraber Yunus suresinin 57. ayeti kerimesini çokça okumalıdır. 5 – Saralı hastaya Yunus suresinin 59. ayeti kerimesi okunursa, Allah’u Teala’nın izni ile şifa bulur. 6 – Sihir ve Büyüyü tesirsiz hale getirmek için Yunus suresinin 80-82. ayetleri sürekli okunmalıdır. 7 – Her türlü maddi ve manevi hastalıklarına şifa arayan şunu yapmalıdır Aşağıdaki zikredilen Yunus suresinin 87. ve 107. ayeti kerimelerini plaka halinde bir şekerin üzerine yazmalı ve sabah ezanı okunurken bir nehirden alınmış bir suyun içinde eritilerek şifa niyetine içilmelidir. 8 – Hasan Şazeli Kuddise Sirruh yakınlarına ruhi sıkıntılar hususunda [Ya Vesilu Ya alimu, Ya Zelfedl’il azim] duası ile beraber Yunus Suresinin 107. ayetini okumayı tavsiye buyururlardı. Yunus süresi kaç ayetten oluşur? sorusunu kısa olarak açıklayalım. Yüz dokuz 109 âyet, bin sekizyüz otuz iki 1832kelime ve beşbin beşyüz altmış yedi 5167harften ibarettir. Mekke döneminde inmiştir. İsrâ sûresinden sonra, Hûd’dan önce Mekke’de, büyük bir ihtimalle hicretten iki yıl önce nâzil olmuştur. 40. âyetle 94-96. âyetlerin Medine’de nüzûlüne dair rivayetler de vardır. Mushaftaki sıralamada onuncu, iniş sırasına göre elli birinci sûredir. Sûrede temel konu olarak Allah’ın rahmetinin gazabına üstün olduğu vurgulanmaktadır. Sûrede, Yûnus, Nûh ve Mûsâ peygamberler ile bunların kavimlerinin kıssalarına yer verilmektedir. Sûre, adını içindeki Yûnus kıssasından almıştır. Fâsılası bir âyette “ل”, lam, on âyette “م”, mim, diğerlerinde “ن” nun , harfleridir. Peki Yunus süresi kaçıncı cüz diye merak edenler için onbirinci 11.cüz yer alıyor. Sûrenin muhtevasını dört bölüm halinde incelemek mümkündür. Birinci bölümün âyet 1-33 başında, bunların hikmet dolu bir kitabın âyetleri olduğu belirtilmekte ve içlerinden birinin Allah’ın elçisi sıfatıyla görevlendirilmesinin müşrikler tarafından şaşkınlıkla karşılanıp “apaçık bir sihirbaz” diye nitelendirilmesinin yadırganacak bir durum olduğuna dikkat çekilmektedir. Sûrenin ikinci bölümü şirkin eleştirisiyle başlamakta, Kur’an’ın ilâhî kaynaklı olup önceki vahiyleri tasdik ettiği belirtilmekte, buna inanmayanlara yalnız bir sûre kadar benzeri bir metin ortaya koymaları hususunda meydan okunmaktadır. Sûrenin üçüncü bölümünde hak-bâtıl mücadelesi bağlamında geçmiş peygamberlerden örnekler verilmektedir. Dördüncü bölümde âyet 94-109, Kur’an tebliğinden haberdar olan insana hitap edilerek eğer tereddüt içinde bulunuyorsa önceki vahiyleri bilen dürüst kimselere sorması, böylece Kur’an’ın vahiy ürünü olduğunu anlaması tavsiye edilmekte. Bismillâhirrahmânirrahîm. 1. Elif, Lâm, Râ. Bunlar hikmet dolu Kitab’ın âyetleridir. bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler? 3. Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde altı evrede yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O’nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O’na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz? 4. Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu yaratmayı tekrar eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır. 5. O, güneşi bir ışık kaynağı, ayı da geceleyin bir aydınlık kaynağı kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları boş yere değil ancak gerçek ile hikmeti gereğince yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır. gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır. 7, bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir. 9.Fakat iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar. oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir. Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız. bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken her hâlinde bu sıkıntıdan kurtulmak için bize dua eder. Ama biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş hoş gösterilmiştir. sizden önceki nice nesilleri peygamberleri, kendilerine apaçık deliller getirdikleri hâlde yalanlayıp zulmettikleri vakit helâk ettik. Onlar zaten inanacak değillerdi. İşte biz suçlu toplumu böyle cezalandırırız. nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik. 15. Âyetlerimiz kendilerine apaçık birer delil olarak okunduğunda, öldükten sonra bize kavuşmayı ummayanlar, “Ya bize bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir” dediler. De ki “Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.” ki “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan Kur’an’ın inişinden önce kırk yıllık bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?” Allah’a karşı yalan uydurandan veya O’nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki böyle suçlular asla kurtuluşa ermezler. bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. De ki “Siz, Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!? O, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.”. başlangıçta tevhit inancına bağlı tek bir ümmet idiler; sonra ayrılığa düştüler. Eğer azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir işleri bitirilirdi. 20.“Ona peygambere Rabbinden bir mucize indirilse ya!” diyorlar. De ki “Gayb ancak Allah’ındır. Bekleyin, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!” dokunan bir sıkıntıdan sonra, insanlara bir rahmet ferahlık ve mutluluk tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzakları birtakım tertipleri ve asılsız iddiaları vardır. De ki “Allah, daha çabuk tuzak kurar.” Şüphesiz elçilerimiz melekler kurmakta olduğunuz tuzakları yazıyorlar. sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını batıp boğulacaklarını anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar. onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. Bununla sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir. Biz de bütün yaptıklarınızı size haber vereceğiz. hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hâli gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü o bitkilerle bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine her türlü tasarrufa kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz afetimiz geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz. esenlik yurduna çağırır ve dilediğini doğru yola iletir. iş yapanlara karşılık olarak daha güzeli ve bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir kara bulaşır, ne de bir zillet. İşte onlar cennetliklerdir ve orada ebedî kalacaklardır. işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. hepsini bir araya toplayacağımız, sonra da Allah’a ortak koşanlara, “Siz de, ortaklarınız da yerinizde bekleyin” diyeceğimiz günü düşün. Artık onların ortak koştuklarıyla aralarını tamamen ayırırız ve ortak koştukları derler ki “Siz bize ibadet etmiyordunuz.” 29.“Şimdi ise sizin bize tapınmanızdan habersiz olduğumuza dair sizinle bizim aramızda şâhit olarak Allah yeter.” herkes daha önce yaptığı şeyleri yoklayacak ve kendi akıbetini öğrenecek, hepsi de gerçek sahipleri olan Allah’a döndürülecekler ve ilâh diye uydurdukları şeyler onları yüzüstü bırakıp kendilerinden kaybolup gidecektir. ki “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler. De ki “O hâlde, Allah’a karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Hak’tan sonra sadece sapıklık vardır. O hâlde, nasıl oluyor da Hak’tan döndürülüyorsunuz? yoldan çıkanlar hakkındaki, “Onlar artık imana gelmezler” sözü, işte böylece gerçekleşmiştir. ki “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?” De ki “Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. O hâlde, nasıl oluyor da haktan çevriliyorsunuz?” ki “Allah’a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?” De ki “Hakka Allah iletir.” Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz?” çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir. Kur’an, Allah’tan indirilmiş olup başkası tarafından uydurulmamıştır. Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab’ı Allah’ın Levh-i Mahfuz’daki yazısını açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur. O âlemlerin Rabbi tarafındandır. 38. Yoksa onu Muhammed kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi siz de onun benzeri bir sûre getirin ve Allah’tan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onları da yardıma çağırın. öyle değil. Onlar, ilmini kavrayamadıkları ve kendilerine yorumu gelmemiş olan bir şeyi yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de peygamberleri ve onlara indirilen kitapları böyle yalanlamışlardı. Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu. 40. İçlerinden öylesi var ki ona Kur’an’a inanır; yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozguncuları daha iyi bilendir. onlar seni yalanlarlarsa, de ki “Benim işim bana aittir; sizin işiniz de size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız; ben de sizin yapmakta olduğunuz şeylerden uzağım sorumlu değilim.” sana kulak verenler de vardır. Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin? sana bakanlar da vardır. Fakat körlere, hele gerçeği görmüyorlarsa, sen mi doğru yolu göstereceksin? Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler. 45. Onları yeniden diriltip hepsini bir araya toplayacağı gün, sanki gündüzün bir saatinden başka kalmamışlar yeni ayrılmışlar gibi, aralarında tanışırlar. Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, ziyana uğramış ve doğru yolu bulamamışlardır. 46. Onları tehdit ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de sonunda onların dönüşü bizedir. Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir. ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği tebliğini yaptığı zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. 48.“Eğer doğru söyleyenler iseniz, söyleyin bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar. ki “Allah dilemedikçe, ben kendime bile ne bir zarar, ne de fayda verme gücüne sahibim. Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.” ki “Söyleyin bakalım, O’nun azabı size geceleyin veya gündüzün ansızın gelecek olsa, suçlular bunun hangisini acele isterler?!” Bunların hiçbiri istenecek bir şey değildir. 51.Onlara “Azap gerçekleştikten sonra mı O’na iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz” denilecek. 52. Sonra da zulmedenlere, “Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz” denilecektir. 53.“O azap gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki “Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir. Siz bu konuda Allah’ı âciz kılacak değilsiniz.” 54. O gün zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir. ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. Yine bilesiniz ki, Allah’ın va’di haktır. Fakat onların çoğu bunu bilmez. diriltir ve öldürür; ancak O’na döndürüleceksiniz. 57. Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet olan Kur’an geldi. ki “Ancak Allah’ın lütuf ve rahmetiyle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, onların toplayıp durduklarından daha hayırlıdır.” ki “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki “Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?” 60. Allah’a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü hakkındaki zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı çok lütufkârdır, fakat onların çoğu O’nun nimetlerine şükretmezler. 61.Ey Muhammed! Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve ey insanlar, sizler de hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, hatta bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak ve gizli olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta Levh-i Mahfuz’da yazılıdır. 62. Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır. hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır. inkârcıların sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün güç Allah’ındır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ki göklerde kim var, yerde kim varsa, hep Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar gerçekte Allah’a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar. Şüphesiz onlar ancak zanna uyuyorlar ve sadece yalan söylüyorlar. içinde dinlenesiniz diye geceyi sizin için karanlık; gündüzü ise aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır. 68. “Allah, bir çocuk edindi” dediler. O, bundan uzaktır. O, her bakımdan sınırsız zengindir. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Bu konuda elinizde hiçbir delil de yoktur. Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? 69. De ki “Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.” için dünyada geçici bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri bizedir. Sonra da, inkâr etmekte olduklarına karşılık onlara şiddetli azabı tattıracağız. haberini onlara oku. Hani o, bir vakit kavmine şöyle demişti “Ey kavmim! Eğer benim konumum ve Allah’ın âyetleriyle öğüt vermem size ağır geliyorsa, biliniz ki ben sadece Allah’a dayanıp güvenmişim. Artık siz de bana ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın ki, işiniz size dert olmasın! Bundan sonra bana hükmünüzü uygulayın; bana mühlet de vermeyin! yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah’a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi.” yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılan fakat söz anlamayanların sonu nasıl oldu! onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz. bunların ardından Firavun ile ileri gelenlerine de Mûsâ ve Hârûn’u mucizelerimizle gönderdik. Ama büyüklük tasladılar ve suçlu bir toplum oldular. kendilerine hak mucize gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir” dediler. “Size hak gelince, onun hakkında böyle mi diyorsunuz? Bu bir sihir midir? Oysa sihirbazlar, iflah olmazlar!” dedi. ki “Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de yeryüzünde hâkimiyet devlet ikinizin eline geçsin diye mi bize geldin? Biz ikinize de inanmıyoruz.” “Bütün usta sihirbazları bana getirin” dedi gelince Mûsâ onlara, “Atacağınızı atın hünerinizi ortaya koyun” dedi. 81. Sihirbazlar atacaklarını atınca, Mûsâ dedi ki “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah, onu elbette boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzeltmez. hoşuna gitmese de, Allah, hakkı sözleriyle gerçekleştirecektir.” ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde zorba bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi. “Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah’a iman etmişseniz, eğer O’na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O’na tevekkül edin” dedi. da şöyle dediler “Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!” rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar. ve kardeşine, “Kavminiz için Mısır’da sığınak olarak evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri müjdele” diye vahyettik. şöyle dedi “Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun’a ve onun ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler.” da, “Her ikinizin de duası kabul edildi. Öyleyse dürüst olmakta devam edin ve sakın bilmeyenlerin yolunda gitmeyin” dedi. denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım” dedi. mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir. biz İsrailoğullarını çok güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine bilgi gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir. sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı Tevrat’ı okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma! Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma! Yoksa zarara uğrayanlardan olursun. 96, haklarında Rabbinin sözü hükmü gerçekleşmiş olanlar, kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar inanmazlar. kavminden başka, keşke azabı görmeden iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek memleket halkı olsaydı! Yûnus’un kavmi iman edince, dünya hayatında sürüklenebilecekleri rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık. Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın? izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını güzelce kullanmayanlara verir. ki “Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza.” Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz. sadece, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen azap dolu günlerin benzerini mi bekliyorlar? De ki “Bekleyin bakalım, ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.” resûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Ey Muhammed! Aynı şekilde üzerimize bir hak olarak, inananları da kurtaracağız. ki “Ey insanlar, eğer benim dinimden herhangi bir şüphede iseniz, bilin ki ben, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat sizin canınızı alacak olan Allah’a kulluk ederim. Bana mü’minlerden olmam emrolundu.” 105,106. Yine bana şöyle emredildi “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dîne çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma. Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer böyle yaparsan, şüphesiz ki sen zâlimlerden olursun.” Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ki “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek Kur’an gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse, ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.” 109.Ey Muhammed! Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Yunus Suresi Okunuşu Bismillahirrahmanirrahim 1. Elif lam ra tilke ayatül kitabil hakım 2. E kane linnasi aceben en evhayna ila racülim minhüm en enzirin nase ve beşşirillezıne amenu enne lehüm kademe sıdkın ınde rabbihim kalel kafirune inne haza le sahırum mübın 3. İnne rabbe kümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yüdebbirul emr ma min şefıın illa mim ba’di iznih zalikümüllahü rabbüküm fa’büduh efela tezekkerun 4. İleyhi merciuküm cemıa va’dellahi hakka innehu yebdeül halka sümme yüıydühu li yecziyellezıne amenu ve amilus salihati bil kıst vellezıne keferu lehüm şerabüm min hamımiv ve azabün elımüm bima kanu yekfürun 5. Hüvellezı cealeş şemse dıyaev vel kamera nurav ve kadderahu menazile li ta’lemu adedes sinıne vel hısab ma halekallahü zalike illa bil hakk yüfassılül ayati li kavmiy ya’lemun 6. İnne fıhtilafil leyli ven nehari ve ma halekallahü fis semavati vel erdı le ayatil li kavmiy yettekun 7. İnnellezıne la yercune likaena ve radu bil hayatid dünya vatmeennu biha vellezıne hüm an ayatina ğafilun 8. Ülaike me’vahümün naru bima kanu yeksibun 9. İnnellezıne amenu ve amilus salihati yehdıhim rabbühüm bi ımanihim tecrı min tahtihimül enharu fı cennatin neıym 10. Da’vahüm fıha sübhanekellahümme ve tehıyyetühüm fıha selam ve ahıru da’vahüm enil hamdü lillahi rabbil alemın 11. Ve lev yüaccilüllahü lin nasiş şerratı’calehüm bil hayri le kudiye ileyhim ecelühüm fe nezerullezıne la yercune likaena fı tuğyanihim ya’mehun 12. Ve iza messel insaned durru deanna li cembihı ev kaıden ev kaima felemma keşefna anhü durrahu merra keel lem yed’una ila durrim messeh kezalike züyyine lil müsrifıne ma kanu ya’melun 13. Ve le kad ehleknel kurune min kabilküm lemma zalemu ve caethüm rusülühüm bil beyyinati ve ma kanu li yü’minu kezalike neczil kavmel mücrimın 14. Sümme cealnaküm halaife fil erdı mim ba’dihim li nenzura keyfe ta’melun 15. Ve iza tütla aleyhim ayatüna beyyinatin kalellezıne la yercune likaene’ti bi kur’anin ğayri haza ev beddilh kul ma yekunü lı en übeddilehu min tilkai nefsı in ettebiu illa ma yuha ileyy innı ehafü in asaytü rabbı azabe yevmin azıym 16. Kul lev şaellahü ma televtühu aleyküm ve la edraküm bihı fe kad lebistü fıküm umüram min kablih e fela ta’kılun 17. Fe men azlemü mimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe vi ayatih innehu la yüflihul mücrimun 18. Ve ya’büdune min dunillahi ma la yedurruhüm ve la yenfeuhüm ve yekulune haülai şüfeaüna ındellah kul etünebbiunellahe bima la ya’lemü fis semavati ve la fil ard sübhanehu ve teala amma yaşrikun 19. Ve ma kanen nasü illa ümmetev vahıdeten fahtelefu ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudiye beynehüm fıma fıhi yahtelifun 20. Ve yekulune lev la ünzile aleyhi ayetüm mir rabbih fe kul innemel ğaybü lillahi fentezıru innı meaküm minel müntezırın 21. Ve iza ezaknen nase rahmetem mim ba’di darrae messethüm iza lehüm merun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun 22. Hüvellezı yüseyyiruküm fil berri vel bahr hatta iza küntüm fil fülk ve cerayne bihim bi rıyhın tayyibetiv ve ferihu biha caetha rıhun asıfüv ve caehümül mevcü min külli mekaniv ve zannu ennehüm ühıyta bihim deavüllahe muhlisıyne lehüd dın lein enceytena min hazihı le nekunenne mineş şakirın 23. Felemma encahüm izahüm yebğune fil erdı bi ğayril hakk ya eyyühennasü innema bağyüküm ala enfüsiküm metaal hayatid dünya sümme ileyna merciuküm fe nünebbiüküm bima küntüm ta’melun 24. İnnema meselül hayatid dünya ke main enzelnahü mines semai fahteleta bihı nebatül erdı mimma ye’külün nasü vel en’am hatta iza ehazetil erdu zuhrufeha vezzeyyenet ve zanne ehlüha ennehüm kadirune aleyha etaha emruna leylen ev neharan fe cealnaha hasıyden ke el lem tağne bil ems kezalike nüfessılül ayati li kavmiy yetefekkerun 25. Vallahü yed’u ila daris selam ve yehdı mey yeşaü ila sıratım müstekıym 26. Lillezıne ahsenül husna ve ziyadeh ve la yerheku vücuhehüm kateruv ve la zilleh ülaike ashabül cenneh hüm fıha halidun 27. Vellezıne kesebüs seyyiati cezaü seyyietim bi misliha ve terhekuhüm zilleh ma lehüm minellahi min asım keennema uğşiyet vücuhühüm kıtaam minel leyli muslima ülaike ashabün nar hüm fıha halidun 28. Ve yevme nahşüruhüm cemıan sümme nekulü lillezıne eşraku mekaneküm entüm ve şürakaüküm fe zeyyelna beynehüm ve kale şürakaühüm ma küntüm iyyana ta’büdun 29. Fe kefa billahi şehıdem beynena ve beyneküm in künna an ıbadetiküm leğafilın 30. Hünalike teblu küllü nefsim ma eslefet ve ruddu ilellahi mevlahümül hakkı ve dalle anhüm ma kanu yefterun 31. Kul mey yerzükuküm mines semai vel erdı emmey yemliküs sem’a vel ebsara ve mey yuhricül hayye minle miyyiti ve yuhricül meyyite minel hayyi ve mey yüdebbirul emr fe seyekulunellah fe kul efela tettekun 32. Fe zalikümüllahü rabbükümülhakk fe maza ba7del hakkı illed dalal fe enna tusrafun 33. Kezalike hakkat kelimetü rabbike alellezıne feseku ennehüm la yü’minun 34. Kul hel min şürakaiküm mey yebdeül halka sümme yüıydüh kulillahü yebdeül halkü sümme yüıydühu fe enna tü’fekun 35. Kul hel min şürakaiküm mey yehdı ilel hakk kulillahü yehdı lil hakk e fe mey yehdı ilel hakkı ehakku ey yüttebea emmel la yehiddı illa ey yühda fe ma leküm keyfe tahkümun 36. Ve ma yettebiu ekseruhüm illa zanna innez zanne la yuğnı minel hakkı şey’a innellahe alımüm bima yef’alun 37. Ve ma kane hazel kur’anü ey yüftera min dunillahi ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıylel kitabi la raybe fıhi mir rabbil alemın 38. Em yekulunefterah kul fe’tu bi suratim mislihı ved’u menisteta’tüm min dunillahi in küntüm sadikıyn 39. Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye’tihim te’vılüh kezalike kezzebellezıne min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın 40. Ve minhüm mey yü’minü bihı ve minhüm mel la yü’minü bih ve rübbüke a’lemü bil müfsidın 41. Ve in kezzebuke fe kul lı amelı ve leküm amelüküm entüm berıune mimma a’melü ve ene berıüm mimma ta’melun 42. Ve minhüm mey yestemiune ileyk e fe ente tüsmius summe ve lev kanu la ya’kılun 43. Ve minhüm mey yenzuru ileyk e fe ente tehdil umye ve lev kanu la yübsırun 44. İnnellahe la yazlimün nase şey’ev ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun 45. Ve yevme yahşüruhüm keel lem yelbesu illa saatem minen nehar iyetearafune beynehüm kad hasirallezıne kezzebu bi likaillahi ve ma kanu mühtedın 46. Ve imma nüriyenneke ba’dallezı neıdühüm ev neteveffeyenneke fe ileyna merciuhüm sümmellahü şehıdün ala ma yef’alun 47. Ve likülli ümmetir rasul fe iza cae rasulühüm kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun 48. Ve yekulune meta hazel va’dü in küntüm sadikıyn 49. Kul la emlikü li nefsı darrav ve la nef’an illa ma şaellah likülli ümmetinecel iza cae ecelühüm fe la yeste’hırune saatev ve la yestakdimun 50. Kul eraeytüm in etaküm azabühu beyaten ev neharam maza yesta’cilü minhül mücrimun 51. E sümme iza ma vekaa amentüm bih al ane ve kad küntüm bihı testa’cilun 52. Sümme kıyle lillezıne zalemu zuku azabel huld hel tüczevne illa bima küntüm teksibun 53. Ve yestembiuneke ehakkun hu kul ı ve rabbı innehu lehakkuv ve ma entüm bi mu’cizın 54. Ve lev enne li külli nefsin zalemet ma fil erdı leftedet bih ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve kudiye beynehüm bil kıstı ve hüm la yuzlemun 55. E la inne lillahi ma fis semavati vel ard e la inne va’dellahi hakkuv ve lakinne ekserahüm la ya’lemun 56. Hüve yuhyı ve yümıtü ve ileyhi türceun 57. Ya eyyühen nasü kad caetküm mev’ızatüm mir rabbiküm ve şifaül lima fis suduri ve hüdev ve rahmetül lil mü’minın 58. Kul bi fadlillahi ve bi rahmetihı fe bi zalike felyefrahu hüve hayrum mimma yecmeun 59. Kul e raeytüm ma enzelellahü leküm mir rizkın fe cealtüm minhü haramev ve halala kul allahü ezine leküm em alellahi tefterun 60. Ve ma zannüllezıne yefterune alellahil kezibe yevmel kıyameh innellahe lezu fadlin alen nasi ve lakinne ekserahüm la yeşkürun 61. Ve ma tekunü fı şe’niv ve ma tetlu minhü min kur’aniv ve la ta’melune min amelin illa künna aleyküm şühuden iz tüfıdune fıh ve ma ya’zübü ar rabbike mim miskali zirratin fil erdı ve la fis semai ve la asğara min zalike ve la ekbera illa fı kitabim mubın 62. E la inne evliyaellahi la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun 63. Ellezıne amenu ve kanu yettekun 64. Lehümül büşra fil hayated dünya ve fil ahırah la tebdıle li kelimatillah zalike hüvel fevzül azıym 65. Ve la yahzünke kavlühüm innel ızzete lillahi cemıa hüves semıul alım 66. E la inne lillahi men fis semavati ve men fil ard ve ma yettebiullezıne yed’une min dunillahi şüraka’ iy yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun 67. Hüvellezı ceale lekümül leyle li zalike le ayatil li kavmiy yesmeun 68. Kalüttehazellahü veleden sübhaneh hüvel ğaniyy lehu ma fis semavati ve ma fil ard in ındeküm min sültanim bi haza e tekulune alellahi ma la ta’lemun 69. Kul innillezıne yefterune alellahil kezibe la yüflihun 70. Metaun fid dünya sümme ileyna merciuhum sümme nüzıkuhümül azabeş şedıde bima kanu yekfürun 71. Vetlü aleyhim nebee nuh iz kale li kavmihı ya kavmi in kane kebüra aleyküm mekamı ve tezkırıı bi ayatillahi fe alellahi tevekkeltü fe ecmiu emraküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm ve şürakaeküm sümme la yekün emruküm aleyküm ğummeten sümmakdu ileyye ve la tünzırun 72. Fe in tevelleytüm fe ma seeltüküm mir ecrv in ecriye illa alellahi ve ümirtü en ekune minel müslimın 73. Fe kezzebuhü fe necceynahü ve min meahu fil fülki ve cealnahüm halaife ve ağraknellezıne kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akıbetül münzerın 74. Sümme beasna mim ba’dihı rusülen ila kavmihim fe cauhüm bil beyyinati fe ma kanu li yü’minu bima kezzebu bihı min kabl kezalike natbeu ala kulubil mu’tedın 75. Sümme beasna mim ba’dihim musa ve harune ila fir’avne ve meleihı bi ayatina festekberu ve kanu kavmem mücrimın 76. Fe lemma caehümül hakku min ındina kalu inne haza le sıhrum mübın 77. Kale musa e tekulune lil hakkı lemma caeküm e sıhrun haza ve la yüflihus sahırun 78. Kalu e ci’tena li telfitena amma vecedna aleyhi abaena ve tekune lekümel kibriyaü fil ard ve ma nahnü leküma bi mü’minın 79. Ve kale fir’avnü’tunı bi külli sahırin alım 80. Felemma caes seharatü kale lehüm musa elku ma entüm mülkun 81. Fe lemma elkav kale musa ma ci’tüm bihis sıhr innellahe seyübtılüh innellahe la yuslihu amelel müfsidın 82. Ve yühıkkullahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun 83. Fe ma amene li musa illa zürriyyetüm min kavmihı ala havfim min fir’avne ve meleihim ey yeftinehüm ve inne fir’avne lealin fil ard ve innehu le minel müsrifın 84. Ve kale musa ya kavmi in küntüm amentüm billahi fealleyhi tevekkelu in küntüm müslimın 85. Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tec’alna fitnetel lil kavmiz zalimın 86. Ve neccina bi rahmetike minel kavmil kafirun 87. Ve evhayna ila musa ve ehıyhi en tebevvea likavmiküma bi mısra büyutev vec’alu büyuteküm kıbletev ve ekıymus salah ve beşşiril mü’minın 88. Ve kale musa rabbena inneke ateyte fir’avne ve melehu zınetev ve emvalen fil hayetid dünya rabbena li yüdıllu an sebılik rabbenatmis ala emvalihim veşdüd ala kulubihim fe la yü’minu hatta yeravül azabel elım 89. Kale kad ücıbet da’vetüküma festekıyma ve la tettebianni sebılellezıne la ya’lemun 90. Ve cavezna bi benı israilil bahra fe etbeahüm fir’avnü ve cünudühu bağyev ve adva hatta iza edrakehül ğaraku kale amentü ennehu la ilahe illezı amenet bihı benu israile ve ene minel müslimın 91. Al ane ve kad asayte kablü ve künte minel müfsidın 92. Fel yevme nüneccıke bi bedenike li tekune limen halfeke ayeh ve inne kesıram minen nasi an ayatina le ğafilun 93. Ve le kad bevve’na benı israıle mübevvee sıdkıv ve razaknahüm minet tayyibat femahtelefu hatta caehümül ılm inne rabbeke yakdıy beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun 94. Fe in künte fı şekkim mimma enzelna ileyke fes’elillezıne yakraunel kitab min kablike le kad caekel hakku mir rabbike fe la tekununne minel mümterın 95. Ve la tekunenne minellezıne kezzebu bi ayatillahi fe tekune minel hasirın 96. İnnellezıne hakkat aleyhim kelimetü rabbike la yü’minun 97. Ve lev caethüm küllü ayetin hatta yeravül azabel elım 98. Fe lev la kanet karyetün amenet fe nefealna ımanüha illa kavme yunüs lemma amenu keşefna anhüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve metta’nahüm ila hıyn 99. Ve lev şae rabbüke le amene men fil erdı küllühüm cemıa e fe ente tükrihün nase hatta yekunu mü’minın 100. Ve ma kane li nefsin en tü’mine illa bi iznillah ve yec’alür ricse alellezıne la ya’kılun 101. Kulinzuru maza fis semavati vel ard ve ma tuğnil ayatü ven nüzüru an kavmil la yü’minun 102. Fe hel yentezırune illa misle eyyamillezıne halev min kablihim kul fentezuru innı meaküm minel müntezırın 103. Sümme nüneccı rusülena vellezıne amenü kezalik hakkan aleyna nüncil mü’minın 104. Kul ya eyyühen nasü in küntüm fı şekkim min dını fe la a’büdüllezıne ta’büdune min dunillahi ve lakin a’büdüllahellezı yeteveffaküm ve ümirtü en ekune minel mü’minun 105. Ve en ekım vecheke lid dıni hanıfa ve la tekunenne minel müşrikın 106. Ve la ted’u min dunillahi ma la yenfeuke ve la yedurruk fe in fealte fe inneke izem minez zalimın 107. Ve iy yemseskellahü bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yüridke bi hayrin fe la radde li fadlih yüsıybü bihı mey yeşaü min ıbadih ve hüvel ğafurur rahıym 108. Kul ya eyyühen nasü kad caekümül hakku mir rabbiküm fe menihteda fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yehtedı li nefsih ve men dalle fe innema yedıllü aleyha ve ma ene aleyküm bi vekıl 109. Vettebı’ma yuha ileyke vasbir hatta yahkümellah ve hüve hayrul hakimın ❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ ٱلْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَٰلِدُونَ Fizilal-il Kuran Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara leke ve ne de horlanmışlık kaplar. Onlar cennetliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır. Meallere göre Yûnus Suresi 26. Ayet Tüm Mealler Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Yûnus 26 Diyanet İşleri Başkanlığı Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Yûnus 26 Ali Fikri Yavuz Yûnus 26 Diyanet Vakfi Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Sade Yûnus 26 Elmalılı Hamdi Yazır Sade 2 Yûnus 26 Fizilal-il Kuran Yûnus 26 Hasan Basri Çantay Yûnus 26 İbni Kesir Yûnus 26 Ömer Nasuhi Bilmen Yûnus 26 Tefhim-ul Kuran Yûnus 26 Kuran Yolu Yûnus 26 Yunus Suresi 81 ayet ne icin okunur?Özellikle 81. Ayeti, büyüleri ve sihirleri etkisiz hale getirmek için okunur. Bu nedenle büyüden ya da sihirden şüphe eden kişiler Yunus Suresi 81. Ayetin okunuşunu ve anlamını bilmelidirler. Yunus Suresi, 109 ayettir. … Bu surede; Yunus, Nuh ve Musa peygamberlerin ve bunların kavimlerinin kıssalarına yer suresi ne anlama gelir?Yûnus sûresinin temel konuları, İslâmî kaynaklarda tevhid, nübüvvet ve âhiret terimleriyle ifade edilen, “bir Allah'a iman ve kulluk etmek, bilgi kaynağı vahiy, vahyin taşıyıcısı ve açıklayıcısı olarak peygamber ve dünya hayatında peygamberin çağrısına uyanlarla uymayanları ebedî âlemde bekleyen âkıbet” suresi kaç sayfa?Yunus Suresi 207. sayfadan başlıyor ve 220. sayfada sona eriyor ve sure 109 ayetten oluşur. Sure, adını 98. âyet-i kerîmede Yûnus aleyhisselâmın kavminden bahsedildiği için, sûreye bu isim verilmiştir. 40, 94, 95 ve 96. ayetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde indirildiğine nasıl bozulur hangi dualar okunur?Özellikle Bakara Suresinin 1-2-3-4-5-163-164-255-256-257-285 ve 286. Ayetlerini okumak büyüleri bozmak için çok büyük bir önem taşır. Al-i İmran Suresi'nin 18-19-26-27 ve 154. Ayeti okumak da bir büyüyü bozmak için suresi ne zaman inmiştir?Sure, adını ayrıntıları Saffat Suresi 139-148. ayetlerinde ve bazı hadislerde anlatılan Yunus kıssasından almıştır. 40, 94, 95 ve 96. ayetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde indirildiğine duası nedir?"Ey iman edenler, Allah'ın ve Resulü'nün huzurunda sözde ve işte öne geçmeyin. Allah'tan korkun. … Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın. Ona, sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir" Hucurat, 1-2.Yusuf suresi kaç sayfa?Yusuf suresi Kuran-ı Kerim içerisinde, 234. sayfada yer alıyor. 234. sayfadan başlayarak, 247. sayfaya kadar devam ediyor. Kişiler sayfa aralıklarını bularak, Yusuf suresini Kuran-ı Kerim içerisinde bulabilir. İçerisinde 111 ayet bulunan Yusuf suresi, herkes tarafından merak edilen ve önemli olan bir suredir.

yunus suresi 26 ayet ne için okunur