yunus emre bacım sultan ile evlendi mi

Site De Rencontres Avec Des Hommes Riches. Google Haberlere Abone ol 13 Mayıs 2020 0437 Son Güncelleme 13 Mayıs 2020 0437 TRT 1 ekranlarında Ramazan ayı boyunca yayınlanan Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinin dikkat çeken karakterlerinden birisi de Bacım Sultan oluyor. Peki, Yunus Emre Bacım Sultan kimdir, nerelidir, kaç yaşındadır? Bacım Sultan dizide Yunus Emre'nin Hocası Tapduk Emre'nin dünyalar güzeli kızıdır. Güzel olduğu için de devrin önde gelenleri onu gelin olarak almak isterler. Ancak, Bacım Sultan'ın gönlü ise Yunus Emre'den yanadır. İkilinin kavuşması ise bazı çevreler tarafından istenmemektedir. Kavuşmamaları için türlü hileler düzenlenir. Özellikle dizinin 30'lu bölümlerinde devrin kudretli isimlerinden Candaroğlu Argun Bey, Bacım Sultan'ı oğluna almak istemektedir. Bu durum karşısında Yunus Emre, hayli üzülecektir. Ancak Tapduk Emre kızını Candaaroğlu Beyi'ne vermeyecektir. İşte Yunus Emre Bacım Sultan hakkında merak edilen bilgilerden bazıları Yunus Emre dizisinde Bacım Sultan karakterini canlandıran oyuncu Pelin Orhuner'dir. PELİN ORHUNER KİMDİR? Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde Bacım Sultan karakterini canlandıran Pelin Orhuner kimdir? Peyin Orhuner 32 yaşındadır. Aslen Manisalı'dır. İletişim Fakültesi mezunudur. İşte Pelin Orhuner biyografisi Pelin Orhuner, 1988 yılında Manisa ilinde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini memleketinde tamamlayan Pelin Orhuner üniversite eğitimini ise İstatnbulda Doğuş Üniversitesi İletişim Bilimleri Bölümü'nde tamamladı. Mezuniyetinden sonra ilk başlarda Dream TV'de sunuculuk yaptı. Oyunculuk dünyasına ise ilk adımı 2009 yılında dönemin meşhur dizilerinden "Kavak Yelleri"nde başladı. Daha sonra ise Aile Saadeti, Bir Hikayem Var ve Alın Yazım gibi dizilerde rol alarak daha çok tanınmaya başladı. Fox Tv'de yayınlanan; başrolü Özgürcan Çevik ve Başak Parlak'ın paylaştığı Şevkat Yerimdar dizisinin kadrosunda yer almakta ve Tezenhe karakterini canlandırmaktadır. Heyecanla beklenen Yunus Emre' dizisinde bu hafta olaylar karıştı. Yunus Emre 35. ve ile ekranlara geldi. Son bölümde yani Yunus Emre Aşkın Yolculuğu’nun 35. ve 36. bölümde Bacım Sultan'ı istemeye geldiler. Peki Bacım Sultan'ı kim istedi? YUNUS EMRE SON BÖLÜM İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZTRT 1 ekranlarının ilgiyle izlenen dizisi Yunus Emre Aşkın Yolculuğu’nun 35. Bölümünde İsmail, Yunus ile Bacım Sultan’ın arasını yapabilmek için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Bacım Sultan da Yunus da İsmail’in bu girişimleri sonucunda mahcup Tapduk Emre tarafından Molla Kasım’ın yanına verilmiştir. Bu durum, Molla Kasım’ın hoşnutsuzluğuna neden olmuştur. Candaroğlu Argun Bey ise oğlu Şahin’i çağırmıştır. Candaroğlu Argun Bey, oğlu Şahin’e Bacım Sultan’ı isteyecektir. Yunus ise bu bilgiyi öğrendiğinde adeta konakta yayılmıştır. Zahide, Bacım Sultan’ın Tapduk Emre’den istenecek olmasından hoşnut olmuştur. Zahide dergâha bu haberi vermek için gider. Durumu öğrenen Bacım Sultan, Şahin’le evlenmeye karşı çıkar. Hanım Ana’ya da duygularını Bacım Sultan’ı ikna etmeye çalışsa da başarısız olmuştur. TRT 1 ekranlarının sevilen dizisi Yunus Emre Aşkın Yolculuğu’nda bu hafta; Bacım Sultan ile Yunus bu durum karşısında nasıl bir tutum göstereceklerdir? Tapduk Emre tüm bu olanlar karşısında ne yapacaktır?Kızı Bacım Sultan’ı Şahin Bey’e verecek midir? Zahide, Bacım Sultan’ı ikna etmek için hangi yollara başvuracaktır? Şahin ile Yunus karşı karşıya gelecek midir? Tapduk Emre tarafından Molla Kasım’ın yanına verilen Âdem ile Molla Kasım arasında neler yaşanacaktır? Tüm bu soruların cevabı, Yunus Emre Aşkın Yolculuğu 35 ve EMRE DİZİSİ YENİ BÖLÜM FRAGMANIYUNUS EMRE DİZİSİ HAKKINDAAynı zamanlarda dergâhta ise Tapduk Emre’nin hastalığından dolayı Molla Kasım her manada işleri devralmıştır. Dergâhın ve vakfiyelerin işleri, ürünün satılıp paraların tahsil edilmesi gibi işler bütün vaktini almaktadır Molla’nın. Her ne kadar yorulsa etse de halinden memnundur çünkü artık dergâhta ve dergâhtan aldığı güçle Nallıhan’da yeni yeni bir ismi bir cismi oluşmaya başlamıştır. Artık çarşıya vardığında Derviş Molla Kasım değil, dergâhı temsilen halife Kasım Efendi’dir. Son günlerde zahireci Muslu ile sorun yaşamaktadır. Yıllardan beri vakfiyeden çıkan ekini alıp satan Zahireci Zeki Çavuş bu sene ürüne az para vermekte Molla’nın ısrarını da canın isterse diyerek geri çevirmektedir. Sebebi öğrenir kısa zamanda Molla. Sivrihisar’dan bir adam daha düşük fiyattan ne kadar buğday isterse ambarlarını dolduracağını söylemiştir. Molla Kasım çaresiz dergâha varır ve Tapduk Emre’ye ahvali anlatır bir cismi bilinmeyen ekinciyi aramak için Sivrihisar yoluna koyulur Molla Kasım. Kimdir bu adam, necidir, neden fiyat kırar, emeklerini zayi etmek ister… Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde işte tam bu sıralarda Bacım Sultan’ın uzun süredir görmediği bir arkadaşı çıkagelmiştir. Zahide Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinin yeni karakteri... Zahide Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinin yeni karakteri yörenin beyi Candaroğlu Argun Bey’in genç ve güzeller güzeli karısıdır. Bir müneccime gelmiştir Nallıhan’a ve ona gitmek istemekte yanında da arkadaşı Bacım’ı çağırmaktadır. Bacım gönüllü değildir ama Zahide üzerine gider. Aylar var ki Yunus’un ne yüzünü görüp ne bir haberini işiten Bacım Sultan’ın merakı bellidir.. Müneccimeye yollanır iki arkadaş…Müneccimden duydukları aklına takılan Bacım sultan yine Yunus’un hülyasına Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde Sivrihisar’a gelen Molla sora sora Sarıköy’de ekincilik yapan kişiyi bulup dehşeti görmüş gibidir, arayıp bulduğu kişi ise Yunus’dan başkası değildir. Molla konuşsa da fayda vermez belli ki Yunus, Tapduk’a ve dergâha karşı büyük bir alınganlık; kırgınlık beslemiştir. Onun ekincilik, alım satmak ile işi yok aslında Kasım çaresiz Bey Candaroğlu Argun’a çıkıp Yunus’un yaptığının şeriata da hakka hukuka da aykırı olduğunu söyleyip ondan yardım talep eder. Yunus ikna edici şekilde Candaroğlu Argun’a vaziyeti anlatır. Candaroğlu Argun Yunus’u bulup kuyuya attırır. Yunus’u Tapduk Emre kuyuda bulacak, o da tekrar nedamet getirecek ve dergâha EMRE DİZİSİNDE SÜRPRİZ GELİŞMELERYunusun dönüşüne Bacım Sultan sevinecek, uzun süre sonra yüzü gülecektir. Bacımın yüzünün gülmeye başladığını gören Zahide ısrar etse de Bacım anlatmaz ama Zahide anlamıştır çoktan bir kadın seyri süluk’una kaldığı yerden devam edecektir. Dergahta Ali taygu , Güngör ve Derviş Çağrı kalmış diğerleri gitmiştir. Dönüşüyle birlikte Molla Kasım ile aralarında yarım kalmış olan ve daha ziyade Molla tarafından yürütülen rekabet yine alevlenir. İşte tam bu günlerde Bey Candaroğlu Argun, oğlu Şahin ile kırıcı bir kavgaya tutuşmuş ve oğlunu işlerinden azade ederek kendisine yeni bir danişment aramaktadır. Bütün Nallıhan ve Sivrihisar da bu haber konuşulurken Tapduk Yunus’u çağırır ve onu Candaroğlu Argun Bey’e gönderir. Candaroğlu onu hatırlamıştır. Hemen zindana atar. Ancak hatasını anlayınca af diler. Yunus Bey Candaroğlu Argun’un danışmanıdır artık.. Yörenin yönetimi ile ilgili yönetsel danışmanlıktan vergiler, tahsilât, büyük tımar… Yunus köşkte Candaroğlu’nun genç karısı Zahide ile de tanışacaktır, arkadaşı Bacım Sultan’ın ona olan ilgisini bilen ve Bacım Sultan’dan Yunus’un hikâyesini dinleyen Zahide belli ki ona Emre Aşkın Yolculuğu Dizisinde Zahide Yunus’un Başına Nasıl Belalar Açacaktır?Öte yandan iki kadın arasındaki samimi ilişki Yunus yüzünden tersine dönecek. Zahide kocası Argun Bey’in de desteği ile Bacım sultan öncülüğünde kadınların kuracağı iş yeri çalışmalarını iptal edecektir. Bu olay Nallıhan’da meselenin daha da dikkat çekmesine sebep olacaktır. Ahi ocağı başta olmak üzere herkes bunu ve sebebini konuşmaktadır. YUNUS EMRE DİZİSİNDE NELER OLACAK?Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde Zahide Yunus’un başına nasıl belalar açacaktır? Yunus bu beladan nasıl kurtulacaktır? Candaroğlu Argun Bey bu olanlardan nasıl etkilenecektir? Bu süreç sonrası Yunus hayatına nasıl devam edecektir? Molla Kasım ile Yunus arasındaki rekabet hangi durumları meydana getirecektir? Yunus ve Bacım Sultan’ı ne gibi sürprizler beklemektedir? Tapduk Emre ve Yunus hangi yolculuğa çıkacaklardır? Bu yolculuk Yunus’ta ne gibi değişiklikler meydana getirecektir? yönetmen Emre Konukyapımcı Mehmet Bozdağtarih Her Salı - Sevelim sevilelim, Dünya kimseye kalmaz!" Taptuk Emre'nin iki gözünün bebeği bir kızı vardı. Özellikle sabrını ve düzenini takdir ettiği kızını Yunus Emre ile 5, 2018İçindekiler1 Taptuk Emre nin kızı kiminle evlendi?2 Taptuk Emrenin kaç kızı var?3 Molla Kasım kiminle evlendi?4 Yunus Emre derviş mi?5 Yunus Emre Yıldırımer ve eşi Kim?6 Taptuk Emre kızı Zahide kimdir?7 Taptuk Emre kimin öğrencisi?Taptuk Emre nin kızı kiminle evlendi?Bacım Sultan, Yunus Emre'nin şeyhi Taptuk Emre'nin kızı. Bugün Eskişehir Ankara sınırında, Nallıhan ilçesi sınırlarında kalan Tekke köyüne gelin gitmiş. Hubyar Sultan isimli saygı duyulan biriyle Emrenin kaç kızı var?Taptuk Emre'nin Bacım Sultan adında bir kızı vardı. Taptuk adının anlamı Tapduk, Türk ve Altay mitolojisinde yer alan söylencesel kahramandır. Tapdık Taptık, Taptuk da Kasım kiminle evlendi?Molla Kasım ile Yunus arasındaki anlaşmazlıklar had safhaya ulaşmıştır. Bu anlaşmazlıkların üzerine Molla Kasım, Bacım Sultan'a evlenme teklif Emre derviş mi?Yunus Emre derviş kisvesiyle tasavvufi görüşünü yaymak için Anadolu' ya, İran' a ve Azerbaycan' a seyahat etmiştir. Anadolu' da Sivas, Kayseri, Nahçıvan, Maraş, Tebriz, Şiraz, Şam gibi kültür merkezi şehirlere de seyahat Emre Yıldırımer ve eşi Kim?Melissa YıldırımerYunus Emre Yıldırımer / Eşi e. 2012Taptuk Emre kızı Zahide kimdir?Zahide Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinin yeni karakteri… Zahide Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinin yeni karakteri yörenin beyi Candaroğlu Argun Bey'in genç ve güzeller güzeli karısıdır. Bir müneccime gelmiştir Nallıhan'a ve ona gitmek istemekte yanında da arkadaşı Bacım'ı Emre kimin öğrencisi?Tapduk Emre, Hacı Bektaş Veli, Mevlâna ile aynı çağda yaşamıştır. Tapduk Emre ile ilgili bilgiler oldukça azdır. Hâlbuki Tapduk Emre, Yunus Emre'nin hocasıdır. Yunus Emre gibi bir Ulu şahsiyeti yetiştirmiştir. Yunus Emre Kimdir. Şair Tasavvuf Adamı Hayatı Eserleri Şiirleri Halk Ozanı. Edebiyatı Sözleri Düşünceleri Kişiliği Tekke Yaşam YUNUS EMRE 1241-1321 Hayatına ilişkin bilgiler henüz netlik kazanmamıştır fakat yapılan son araştırmalar bağlamında 1241-1321 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Yunus Emre, Taptuk Emre dergâhında yetişmiştir. Doğum yeri bilinmiyor. 13’üncü yüzyılın ortalarına doğru Moğal istilası ve Selçuklu Devleti’nin yıkıldığı dönemde yaşadığı sanılıyor. Bu dönemin sarsıntı ve acıları Yunus’un eserlerinde derin izler bıraktı. Babasının adı İsmail. Medrese eğitimi gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. İran ve Yunan mitolojisiyle, tasavvuf tarihini inceledi. Hacı Bektaş ya da Sinan Ata’nın halifesi Taptuk Emre’nin dergahında hizmet etti. Taptuk Emre’nin düşüncelerini yaymak için Anadolu’yu dolaştı. Eskişehir Sarıköy, Manisa Buna ve Emreköy, Erzurum Dutçu Köyü, Isparta Keçiborlu ve Karaman’da adına yapılmış mezarlar var. Ama nerede öldüğü ve gömüldüğü kesin belli değil. Tasavvuf yorumunu benimseyen Yunus Emre’nin keskin bir gözlem gücü, derin bir hoşgörü anlayışı var. Şiirlerini hece ölçüyle yazdı. Ama aruz denemelerine de yer verdi. Hece ölçüseyle yazdığı dörtlüklerin yanısıra yine hece ile beyitler ve gazeller de yazdı. Dili arı Türkçe değil. Yer yer Arapça ve Farsça tamlamalar kullandı. Sağlığında düzenlediği divanı bulunamadı. Günümüzdeki divanları derlemedir. 1904’te birinci, 1924’te ikinci basımları yapılan Divan-ı Aşık Yunus Emre’nin yanısıra Burhan Toprak ve Abdülbaki Gölpınarlı’nın derleyip yayınladığı Yunus Emre divanları var. Yunus Emre’nin Edebi Kişiliği Yunus Emre, Türk düşünüş edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Onun uzun, devamlı hayat tecrübeleri varlık, yokluk, aşk ve Allah hakkında hummalı zihin yoruşları vardır. Yoksulu zenginden, kâfiri Müslümandan ayırmaksızın, Allah’ın eseri olan bütün insanlara karşı, onlarda Tanrı’dan yankılar bulan, engin bir sevgiyle doludur. Onun, vatan edindiği topraklar üzerinde asıl vatanından bir ömür boyu uzak kalmış bir insan üzüntüsüyle duyduğu gariplikler, kimsesizlikler vardır, özlediği vatan, Tanrı diyarıdır ve Yunus durmaksızın iç ve kafa hareketleriyle olgunlaşıp derinleşen, rint ve coşkun bir derviş hayatını, hep bu anavatana doğru, maddî, manevî yürüyüşlerle geçirmiştir. İslâm inanışının, üzerinde durmaktan çekindiği birçok problem, Yunus’un serbest ve zeki düşüncelerine konu olmuştur. Şair, duyup düşündüklerini, XIII. yüzyıl Türkçesiyle, her dilin söyleyemeyeceği bir kolaylıkla terennüm etmiştir. Tanrısını güllerde koklayan bir insan hazzıyle söylediği mısralar, Allah’a karşı sevgi dolu bir inanışın, Salınur Tûbâ dalları – Kur’an okur hem dilleri Cennet bâğının gülleri – Kokar Allah deyü deyü gibi sade, basit fakat söylenilmesi güç mısralardır. Varlıkların her zerresinde Tann’yı aramakla oyalanan şair, bir ağaç karşısında Altundandır direkleri – Gümüştendir yaprakları Uzandıkça budakları – Biter Allah deyü deyü gibi şiirlerini bu heyecanla söylemiştir. Bu arada sevgilisine varamamak endişesi, bütün Tanrı âşıkları gibi, zaman zaman Yunus’un da gönlünü acıtmıştır Murâdıma, maksûduma ermezsem Hayıf bana, yazık bana, vah bana Kaadir Mevlâm cemâlini görmezsem Hayıf bana, yazık bana, vah bana gibi kullandığı güzel Türkçedeki “yazık” ifade eden bütün kelimelerle feryat edişi bundandır. Tanrı-sı’ndan uzak kaldıkça, kalabalıklar içinde dahi kimsesiz olan insanın sonsuz garipliğini şiir dolu bir Türkçe söyleyiş haline getirmek için, Yunus’un şöyle bir düşüncesi yeter Acep şu yerde var m-ola – Bir garip ölmüş diyeler Şöyle garip bencileyin – Soğuk su ile yuyalar Bağrı başlı gözü yaşlı – Üç günden sonra duyalar Şöyle garip bencileyin – Şöyle garip bencileyin Yunus Emre’nin “Bâd-ı sabâya sorsunlar – Cânan illeri kandedür – Görenler haber versinler – Cânan illeri kandedür” diye, diyar diyar aradığı Tanrı’yı bir gün kendi içinde bulunca Canlar canını buldum – Ballar balını buldum Bu canım yağma olsun – Kovanım yağma olsun diyerek, nasıl coşkun bir şevki dile getirdiğini biliyorsunuz. Yunus Emre’de Dil ve Sanat Üç milletin, üzerinde yüzyıllarca işlediği Acem dili bile, Vahdet-i vücut inanışını Yunus kadar kolay söyleyememiştir. Onun hiçbir yapmacığa sapmadan, bir sanat kaygısına düşmeden söylediği sade, külfetsiz; fakat güzel şiirlerine bütün Tasavvuf edebiyatında benzer şiirler bulmak kolay değildir. Bu şiirlerin benzeri ancak onun yolunda yürüyen ve Yunus gibi söylemeyi ülkü edinenlerin bazı şiirleridir. Kili, yüzyıl ortasında bu dil o kadar ileri bir mucize lisanıdır ki bu sır ancak, Yunus’un Horasan’dan gelmiş bir aileye mensup olduğu haberiyle birleştirilerek çözülebilir. Herhalde Horasan’da eserleri bize kadar ulaşamayan, Türkçe, zengin bir Halk edebiyatı vardır. Aynı yüzyıl Anadolusu’nda Türkçenin ilk divan şiirlerini söyleyen Hoca Dehhânî’nin de Anadolu’ya bu Türk ülkesinden geldiği düşünülürse, bu yorumun önemi artmış olur. Yunus’un şiirlerinde tasavvufun söylenmesi güç fikir ve heyecanları, berrak bir su içindeymiş gibi, hemen görülür. Yunus bu şiirleri, eskiden öğrendiği bazı unutulmaz şiirleri hatırlıyor, onları tekrarlıyormuşçasına kolay söylemiştir. Yunus’un şiirlerinde İslâmî bir duyuş ve düşünüş sistemi olan tasavvuf felsefesi, Yakın Doğu Medeniyeti’nin ilhamıdır. Fakat, geri kalan her şey, dil, vezin, nazım şekli ve eşsiz bir Türkçe ile söyleyiş, hemen tamamıyle millîdir. Bunun içindir ki Yunus, yedi yüz yıldan beri gittikçe artan bir ilgiyle, bütün Türk halkı tarafından sevilmiş, okunmuş, taklit olunmuş, şiirleri bestelenmiştir. Halk tasavvufunun en ünlü tarikatı Bektaşî tekkelerinde Yunus’u okumak ve Yunus gibi şiirler söylemek, terk edilmez bir gelenek, zevkine doyulmaz bir neşe olmuştur. Yunus Emre Divanı’nın birçok yazma nüshası vardır. Fakat bu divandaki bütün şiirlerin Yunus’un olduğu söylenemez. Bu divana, Yunus tarzında söylenen daha sonraki şairlerin şiirleri de karışmıştır. Eski harflerle taş basması nüshaları bulunan Yunus divanını önce Burhan Toprak, sonra Abdülbâki Gölpınarlı yeni harflerle yayımlamışlardır. Bu divanın daha güzel ve ciddi bir basımına yine de ihtiyaç vardır. Yunus Emre hakkında şimdiye kadar yapılan incelemelerin en güzeli, Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar isimli eseridir. Yunus Emre’nin Eserleri Divan Yunus Emre’nin ilk önemli eseri Divan’ıdır. Yunus Emre, Anadolu sahasında divan sahibi ilk sanatçı olarak değerlendirilmektedir. Divan’ında kullandığı dilden hareketle Oğuz dilinin en yetkin isimlerinden biri olarak kabul görmüştür. Yunus Emre Divanı’nda 400 civarında şiir mevcuttur. Yunus Emre Divanı’nda hece ve aruz ölçüsü birlikte kullanılmıştır. İlahilerin çoğu dörtlük yapısına sahiptir. Divan’ın içerisinde gazel ve mesnevi nazım şekliyle yazılmış şiirler de vardır. Onun asıl ölmez eseri, büyük bir aşk ve düşünüş ve coşkuyla söylediği şiirlerini bir araya toplayan Divanıdır. Yunus Divanı’nda aruz vezniyle ve gazel şeklinde söylenmiş şiirler de vardır, fakat şair ilâhi’lerinin çoğunu ve en güzellerini hece ve dörtlüklerle söylemiştir. Risaletü’n Nushiyye Yunus Emre’nin ikinci önemli eseri Risaletü’n Nushiyye Nasihatlar Kitabı’dir. Bu eser mesnevi olarak kaleme alınmıştır. Risaletü’n Nushiyye’nin 14. yüzyılın hemen başında yazıldığı araştırmacılarla kabul görmüştür. Risaletü’n Nushiyye’nin 13 beyitlik bir mukaddimesi vardır. Bu giriş bölümünden sonra mensur bir bölüme yer verilmiştir. Risaletü’n Nushiyye sırasıyla şu üç bölümden oluşur Dasitan-ı Ruh ve Akıl, Dasitan-ı Kanaat, Dasitan-ı Gadab. Emine Yeniterzi’ye göre bu eser “Türk edebiyatında pend-name türündeki ilk eser”dir. Yunus Emre’nin Şiirleri GELİN EY KARDEŞLER Gelin ey kardeşler gelin Bu menzil uzağa benzer Nazar kıldım şu dünyaya Kurulmuş tuzağa benzer Bir pirin eteğin tuttum “Ana beni” deyip gittim Nice yüzbin günah ettim Her biri de bir dağa benzer Çağla Derviş Yunus çağla Sen özünü Hakk’a bağla Ağlar isen haline ağla Erdem vefa yoğa benzer ŞÖYLE GARİP BENCİLEYİN Acep şu yerde varm’ola Şöyle garip bencileyin Bağrı başlı gözü yaşlı Şöyle garip bencileyin Gezdim urum ile şamı Yukarı illeri kamu Çok istedim bulamadım Şöyle garip bencileyin Kimseler garip olmasın Hasret oduna yanmasın Hocam kimseler duymasın Şöyle garip bencileyin Söyler dilim ağlar gözüm Gariplere göynür özüm Meğer ki gökte yıldızım Şöyle garip bencileyin Nice bu dert ile yanam Ecel ere bir gün ölem Meğer ki sinimde bulam Şöyle garip bencileyin Bir garip ölmüş diyeler Üç günden sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin Hey Emre’m Yunus biçare Bulunmaz derdine çare Var imdi gez şardan şara Şöyle garip bencileyin GÖNÜL ARZULAR SENİ Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü Hakk nasip eylese görsem yüzünü Ey sevdiğim gönül arzular seni Yitirdim o dostu bilmem ne yanda Sevgisi gönülde muhabbet canda Yarın mahşer günü ulu divanda Ey sevdiğim gönül arzular seni Yunus senin methin eder dillerde Sevilirsin bütün bu gönüllerde Ağlayı ağlayı gurbet ellerde Ey sevdiğim gönül arzular seni GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ Ben yürürüm yana yana Aşk boyadı beni kana Ne deliyem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Gah eserim yeller gibi Gah tozarım yollar gibi Gah akarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Akar suların çağlarım Dertli ciğerim dağlarım Şeyhim anuban ağlarım Gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni Ya vaslına erdir beni Çok ağlattın güldür beni Gel gör beni aşk neyledi Ben yürürüm ilden ile Şeyh anarım dilden dile Gurbette halım kim bile Gel gör beni aşk neyledi Mecnun oluban yürürüm O yâri düşte görürüm Uyanıp melül olurum Gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost elinde avareyim Gel gör beni aşk neyledi DURUN DURUN AŞKA SELA Divaneler divaneler Durun durun aşka sela Aşk esriği mestaneler Durun durun aşka sela Mest-i elestler kandaksız Mestane mestler kanatsız Saki duruptur çanaksız Durun durun aşka sela Merdaneler merdaneler Erlik demi bu gündürür Baş verüben can terkini Vurun vurun aşka sela Ey nice hamle idelim İşbu fenadan gidelim Binin binin şevk atalım Sürün sürün aşka sela Muhabbet yoluna girip Aşktan dava kılan kişi Tan eylemiş aşıklara Görün görün aşka sela Akıl ne bilir aşkı kim Mağrur oluptur aklına Aşkı bu gün bu Yunus’a Sorun sorun aşka sela AŞKIN ALDI BENDEN BENİ Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni Aşkın aşıklar öldürür aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem Mecnun olup yola düşem Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler kulum göğe savuralar Toprağım anda çağırır bana seni gerek seni Cennet dedikleri ne ki bir kaç köşkle birkaç huri İsteyene ver onları bana seni gerek seni Yunus-durur benim adım gün geçtikce artar ödüm İki cihanda maksudum bana seni gerek seni DOLAP NİÇİN İNİLERSİN Dolap niçin inilersin Derdim vardır inilerim Ben Mevlaya aşık oldum Anın için inilerim Benim adım dertli dolap Suyum akar yalap yalap Böyle emreylemiş çalap Derdim vardır inilerim Beni bir dağda buldular Kolum kanadım yoldular Dolaba layık gördüler Derdim var inilerim Ben bir dağın ağacıyım Ne tatlıyım ne acıyım Ben mevlaya duacıyım Derdim vardır inilerim Dağdan kestiler hezenim Bozuldu türlü düzenim Ben bir usanmaz ozanım Derdim var inilerim Dülgerler her yanım yondu Her azam yerine kondu Bu iniltim Haktan geldi Derdim vardır inilerim Suyum alçaktan çekerim Dönüp yükseğe dökerim Görün ben neler çekerim Derdim vardır inilerim Yunus bunda gelen gülmez Kişi muradına ermez Bu fanide kimse kalmaz Derdim var inilerim ELHAMDÜLİLLAH Haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah Şol kudret denizini geçtik elhamdulillah Şol karşıki dağları meşeleri bağları Sağlık safalık ile aştık elhamdulillah Kuru idik yaş olduk kanatlandık kuş olduk Birbirmize eş olduk uçtuk elhamdulillah Vardığımız illere şol safa gönüllere Halka tapduk manisin saçtık elhamdulillah Beri gel barışalım yad isen bilişelim Atımız eğerlendi estik elhamdulillah İndik Rum’u kışladık çok hayır şer işledik Uş bahar geldi geri göçtük elhamdulillah Dirildik pınar olduk irkildik ırmak olduk Artık denize dolduk taştık elhamdulillah Taptuğun tapusuna kul olduk kapusuna Yunus miskin çiğ idik piştik elhamdulillah AH NİDEYİM ÖMRÜM SENİ Yok yere geçirdim günü Ah nideyim ömrüm seni Seninle olmadım gani Ah nideyim ömrüm seni Geldim ve geçtim bilmedim Ağlayıp güssa yemedim Senden ayrılam demedim Ah nideyim ömrüm seni Hayrım şerim yazılacak Ömrüm ipi üzülecek Suret benden bozulacak Ah nideyim ömrüm seni Gidip geri gelmiyesin Gelip beni bulmayasın Bu benliğe sermayesin Ah nideyim ömrüm seni Hani sana güvendiğim Guveniben yuvandığım Kaldı külli kazandığım Ah nideyim ömrüm seni Miskin Yunus gideceksin Acep sefer edeceksin Hasret ile kalacaksın Ah nideyim ömrüm seni ŞOL CENNETİN IRMAKLARI Şol cennetin ırmakları Akar Allah deyu deyu Çıkmış islam bülbülleri Öter Allah deyu deyu Aydan aydındır yüzleri Şekerden tatlı sozleri Cennette huri kızları Gezer Allah deyu deyu Yunus Emre var yarına Koma bugünü yarına Yarin Hakk’ın divanına Çıkam Allah deyu deyu İLİM KENDİN BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak’kı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru emektir Okudum bildim deme Çok taat kıldım deme Eğer Hak bilmez isen Abes yere yelmektir Dört kitabın ma’nisi Bellidir bir elifte Sen elifi bilmezsin Bu nice okumaktır Yiğirmi dokuz hece Okursun uçtan uca Sen elif dersin hoca Ma’nisi ne demektir Yunus Emre der hoca Gerekse bin var hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir NİÇİN AĞLARSIN BÜLBÜL HEY Sen burda garip mi geldin Niçin ağlarsın bülbül hey Yorulup iz mi yanıldın Niçin ağlarsın bülbül hey Karlı dağlardan mı aştın Derin ırmaklar mı geçtin Yârinden ayrı mı düştün Niçin ağlarsın bülbül hey Hey, ne yavuz inilersin Benim derdim yenilersin Dostu görmek mi dilersin Niçin ağlarsın bülbül hey Kal’alı şehir mi yıkıldı Ya nam-u arın mi kaldı Gurbette yârin mi kaldı Niçin ağlarsın bülbül hey Gulistanlarda yaylarsın Taze gülleri yeğlersin Yavlak zarılık eylersin Niçin ağlarsın bülbül hey Uykudan gözüm uyandı Uyandı kana boyandı Yandı sol yüreğim yandı Niçin ağlarsın bülbül hey N’oldu şu Yunus’a n’oldu Aşkın deryasına daldı Yine baharistan oldu Niçin ağlarsın bülbül hey ÇEKE GELDİ ÇEKE GİDER Aşkın odu ciğerimi Yaka geldi yaka gider Garip başım bu sevdayı Çeke geldi çeke gider Kâr etti firak canıma Aşık oldum cananıma As zencirin dost boynuma Taka geldi taka gider Sadıklar durur sözüne Gayri görünmez gözüne Bu gözlerim dost yüzüne Baka geldi baka gider Bülbül eder ah-ü figan Hasret ile yandı bu can Benim gönülcüğüm ey can Hakk’a geldi Hakk’a gider Arada olmasın asi Onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı Aka geldi aka gider Miskin Yunus’un sözleri Efgan eder bülbülleri Dost bahçesinin gülleri Koka geldi koka gider GEL GİDELİM DOSTA GÖNÜL Bir karardan durmayalım Gel gidelim dosta gönül Hasretinden yanmayalım Gel gidelim dosta gönül Kılavuz ol gönül bana Gel gidelim yârdan yana Canım kurbandır canana Gel gidelim dosta gönül Kara haberin almadan Can bedenden ayrılmadan Azrail bizi bulmadan Gel gidelim dosta gönül Gerçek murada varalım Yârin hatırın soralım Yunus Emre’yi alalım Gel gidelim dosta gönül KALANLARA SELAM OLSUN Bu dünyadan gider olduk Kalanlara selam olsun Bizim için hayır dua Kılanlara selam olsun Ecel büke belimizi Söyletmeye dilimizi Hasta iken halimizi Soranlara selam olsun Tenim ortaya açıla Yakasız gömlek biçile Bizi bir aşan vech-ile Yunanlara selam olsun Azrail alır canımız Kurur damarda kanımız Yuyacağın kefenimiz Saranlara selam olsun Sala verile kasdimize Gider olduk dostumuza Namaz için üstümüze Duranlara selam olsun Dünyaya gelenler gider Hergiz gelmez yola gider Bizim halimizden haber Soranlara selam olsun Miskin Yunus söyler sözün Yaş doldurmuş iki gözün Bizi bilmeyen ne bilsin Bilenlere selam olsun Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisi oyuncusu Seda Tosun dizide hangi rolde oynuyor? Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde Bacım Sultan rolünü kim canlandırıyor? Seda Tosun'un Yunus Emre Aşkın Yolculuğu dizisinde oynadığı Bacım Sultan karakterinin kısa açıklaması ve resmi. Seda Tosun ayrıldımı, Bacım Sultan öldü mü?OyuncuRolüBacım SultanKarakter Açıklaması18 yaşında. Güzel mi güzel bir Türkmen kızı. Tapduk Emre'nin kızı.. Güzel sesi olan, aynı zamanda hafız bir kızdır.. Hamarattır. Hem ev içinde ve tekkede hem de tekke dışındaki işlerde daima çalışmaktadır. Kira sık sık onu görmeye gelirken Bacım Sultan da Kira'yı görmek için Sivrihisar çarşısına gidip gelmektedir. İki yakın arkadaş aralarında birçok sırrı paylaşırlar.. Kira ona babasından gördüğü basit merhemleri hazırlamaya öğretirken, Bacım Sultan da ona kök boyası, peynir yapma gibi Türkmen geleneği üretimler öğretir.. İkili arasındaki arkadaşlık ilerledikçe Kira; Bacım Sultan'ın kişiliğine yansıttığı dininin güzel özelliklerinden etkilenip islama yönelecektir… Yunus kadılığı bırakıp tekkeye gelince, bu durum Bacımsultan'ın dikatini çeker . Gittikçe Yunus'a karşı olan ilgisi artar ve ona aşık olduğunu anlar. Ama babasının halifesi Molla Kasım aralarındaki en büyük engeldir. Günün birinde Molla Kasım'ın ağzından kendisine aşık olduğunu duyacak ve bunun konuşulmasına dahi izin vermeyecektir. Balım Sultan onu bugüne kadar hep bir abi, derviş olarak görmüştür..Bu Karakterin İlişkileriBu Ünlü İçin Yorum YazBu Ünlü Hakkındaki YorumlarBu Ünlünün Diğer Bazı ÇalışmalarıRolüGizemRolüGizemSeda Tosun'un Oynadığı DizilerSeda Tosun Kaç Yaşında

yunus emre bacım sultan ile evlendi mi